- Katılım
- 29 Ocak 2024
- Mesajlar
- 59
-
-
- Konu Yazar
- #1
56-el-VÂKIA
Arapça'da demir anlamına gelen "hadid" kelimesiyle isimlenen ve demirin önemine işaret ettiği için bu adı alan sûre Medine'de inmiştir. 96(doksanaltı) âyettir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Kıyamet koptuğu zaman
2. Ki onun oluşunu yalanlayacak hiçbir kimse yoktur;
3. O alçaltıcı yükselticidir.
4. Yer şiddetle sarsıldığı
5. Dağlar parçalandığı
6. Dağılıp toz duman haline geldiği
7. Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman
8. Sağdakiler ne mutlu o sağdakilere!
9. Soldakiler ne bahtsızdırlar onlar!
10. (Hayırda) önde olanlar (ecirde de) öndedirler.
11. İşte bunlar (Allah'a) en yakın olanlardır
12. Naîm cennetlerinde .
13. (Onların) çoğu önceki ümmetlerden
14. Birazı da sonrakilerdendir.
15. Cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler
16. Onların üzerlerinde karşılıklı olarak oturup yaslanırlar.
17. Çevrelerinde (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır;
18. Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler ibrikler ve kadehlerle.
19. Bu şaraptan ne başları ağrıtılır ne de akılları giderilir.
20. (Onlara) beğendikleri meyveler
21. Canlarının çektiği kuş etleri
22. İri gözlü hûriler
23. Saklı inciler gibi.
24. Yaptıklarına karşılık olarak (verilir).
25. Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.
26. Söylenen yalnızca "selâm selâm" dır.
27. Sağdakiler ne mutlu o sağdakilere!
28. Düzgün kiraz ağacı
29. Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları
30. Uzamış gölgeler
31. Çağlayarak akan sular
32. Sayısız meyveler içindedirler;
33. Tükenmeyen ve yasaklanmayan.
34. Ve kabartılmış döşekler üstündedirler.
35. Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık.
36. Onları bâkireler kıldık.
37. Eşlerine düşkün ve yaşıt.
38. Bütün bunlar sağdakiler içindir..
39. Bunların birçoğu önceki ümmetlerdendir.
40. Birçoğu da sonrakilerdendir.
41. Soldakiler; ne yazık o soldakilere!
42. İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde
43. Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar;
44. Serin ve hoş olmayan.
45. Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmışlardı.
46. Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.
47. Ve diyorlardı ki: Biz öldükten toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra biz mi bir daha diriltileceğiz?
48. Önceki atalarımız da mı?
49. De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiler
50. Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır!
51. Sonra siz ey sapıklar yalancılar!
52. Elbette bir ağaçtan zakkum ağacından yiyeceksiniz.
53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.
54. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz.
55. Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
56. İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur!
57. Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi?
58. Söyleyin öyleyse (rahimlere) döktüğünüz meni nedir?
59. Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?
60. Aranızda ölümü takdir eden biziz. Ve biz önüne geçilebileceklerden değiliz.
61. Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir âlemde tekrar var edelim diye (ölümü takdir ettik).
62. Andolsun ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?
63. Şimdi bana ektiğinizi haber verin.
64. Onu siz mi bitiriyorsunuz yoksa bitiren biz miyiz?
65. Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.
66. "Doğrusu borç altına girdik.
67. Daha doğrusu biz yoksul kaldık" (derdiniz).
68. Ya içtiğiniz suya ne dersiniz?
69. Buluttan onu siz mi indirdiniz yoksa indiren biz miyiz?
70. Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?
71. Söyleyin şimdi bana tutuşturmakta olduğunuz ateşi
72. Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratan biz miyiz?
73. Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
74. Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et.
75. Hayır! Yıldızların yerlerine yemin ederim ki
76. Bilirseniz gerçekten bu büyük bir yemindir.
77. Şüphesiz bu değerli bir Kur'an'dır
78. Korunmuş bir kitaptır.
79. Ona ancak temizlenenler dokunabilir.
80. O âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.
81. Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
82. Allah'ın verdiği rızka karşı şükrü onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?
83. Hele can boğaza dayandığı zaman
84. O vakit siz bakar durursunuz.
85. (O anda) biz ona sizden daha yakınız ama göremezsiniz.
86. Madem ki ceza görmeyecekmişsiniz
87. Onu (canı) geri çevirsenize şayet iddianızda doğru iseniz!
88. Fakat (ölen kişi Allah'a) yakın olanlardan ise
89. Ona rahatlık güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
90. Eğer o sağdakilerden ise
91. "Ey sağdaki! Sana selam olsun!"
92. Ama yalanlayıcı sapıklardan ise
93. İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır!
94. Ve (onun sonu) cehenneme atılmaktır.
95. Şüphesiz ki bu kesin gerçektir.
96. Öyleyse ulu Rabbinin adını tenzih ile an.
Kuran'ı Kerim Arapça (Vakia Suresi)
VAKIA SURESİNİN OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrahîm
(1) İzâ vakaatil vâkıatu (2) leyse li vak’atihâ kâzibeh(kâzibetun) (3) hâfidatun râfiatun (4) izâ ruccetil ardu reccen
(5) ve bussetil cibâlu bessen (6) fe kânet hebâen munbessâ(munbessen) (7) ve kuntum ezvâcen selâse(selâseten)
(8) fe ashâbul meymeneti mâ ashâbul meymeneh (meymeneti) (9) ve ashâbul meş’emeti mâ ashâbul meş’emeh(meş’emeti)
(10) ves sâbikûnes sâbikûne (11) ulâikel mukarrebûn (mukarrebûne) (12) fî cennâtin na’îm(na’îmi) (13) sulletun minel evvelîne
(14) ve kalîlun minel âhirîn(âhirîne) (15) alâ sururin mevdûnetin (16) muttekiîne aleyhâ mutekâbilîn(mutekâbilîne)
(17) yetûfu aleyhim vildânun muhalledûne (18) bi ekvâbin ve ebârîka ve ke’sin min maînin (19) lâ yusaddeûne anhâ ve lâ yunzifûn(yunzifûne)
(20) ve fâkihetin mimmâ yetehayyerûne (21) ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûn(yeştehûne) (22) ve hûrun înun (23) ke emsâlillu’luil meknûn(meknûni)
(24) cezâen bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne) (25) lâ yesmeûne fîhâ lagven ve lâ te’sîmen (26) illâ kıylen selâmen selâmâ(selâmen)
(27) ve ashâbul yemîni mâ ashâbul yemîn (28) fî sidrin mahdûdin (29) ve talhın mendûdin (30) ve zıllin memdûdin
(31) ve mâin meskûbin (32) ve fâkihetin kesîretin (33) lâ maktûatin ve lâ memnûatin (34) ve furuşin merfû’ah(merfû’atin)
(35) innâ enşe’nâhunne inşâen (36) fe cealnâhunne ebkâren (37) uruben etrâben (38) li ashâbil yemîn(yemîni) (39) sulletun minel evvelîne
(40) ve sulletun minel âhirîn(âhirîne)(41) ve ashâbuş şimâli mâ ashâbuş şimâl(şimâli) (42) fî semûmin hamîmin
(43)ve zillin min yahmûmin (44) lâ bâridin ve lâ kerîmin (45) innehum kânû kable zâlike mutrefîn(mutrefîne) (46) ve kânû yusirrûne alel hınsil azîm
(47) ve kânû yekûlûne e izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb’ûsûne (48) e ve âbâunel evvelûn (evvelûne) (49) kul innel evvelîne vel âhirîne
(50) le mecmûûne ilâ mîkâti yevmin ma’lûm (ma’lûmin) (51) summe innekum eyyuhed dâllûnel mukezzibûne (52) le âkilûne min şecerin min zakkûmin
(53) fe mâliûne minhel butûn (butûne) (54) fe şâribûne aleyhi minel hamîm (55) fe şâribûne şurbel hîm(hîmi) (56) hâzâ nuzuluhum yevmed dîn(dîne)
(57) nahnu halaknâkum fe lev lâ tusaddikûn(tusaddikûne) (58) e fe raeytum mâ tumnûn(tumnûne)(59) e entum tahlukûnehû em nahnul hâlikûn (hâlikûne)
(60) nahnu kaddernâ beynekumul mevte ve mâ nahnu bi mesbûkîne (61) alâ en nubeddile emsâlekum ve nunşiekum fî mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne)
(62) ve lekad alimtumun neş’etel ûlâ fe lev lâ tezekkerûn(tezekkerûne) (63) e fe raeytum mâ tahrusûn(tahrusûne)
(64) e entum tezreûnehû em nahnuz zâriûn(zâriûne) (65) lev neşâu le cealnâhu hutâmen fe zaltum tefekkehûn(tefekkehûne)
(66) innâ le mugremûne (67) bel nahnu mahrûmûne (68) e fe raeytumul mâellezî teşrebûn(teşrebûne) (69) e entum enzeltumûhu minel muzni em nahnul munzilûn(munzilûne)
(70) lev neşâu cealnâhu ucâcen fe lev lâ teşkurûn(teşkurûne) (71) e fe raeytumun nârelletî tûrûn(tûrûne) (72) e entum enşe’tum şeceretehâ em nahnul munşiûn (munşiûne)
(73) nahnu cealnâhâ tezkireten ve metâan lil mukvîn(mukvîne) (74) fe sebbih bismi rabbikel azîm(azîmi) (75) fe lâ uksimu bi mevâkıın nucûmi
(76) ve innehu le kasemun lev ta’lemune azîmun (77) innehu le kur’ânun kerîmun (78) fî kitâbin meknûnin (79) lâ yemessuhû illel mutahherûn(mutahherûne)
(80) tenzîlun min rabbil âlemîn (81) e fe bi hâzel hadîsi entum mudhinûne (82) ve tec’alûne rızkakum ennekum tukezzibûn (tukezzibûne)
(83) fe lev lâ izâ belegatil hulkûme (84) ve entum hîneizin tenzurûne ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsırûn(tubsırûne)
(86) fe lev lâ in kuntum gayre medînîne (87) terciûnehâ in kuntum sâdikîn(sâdikîne) (88) fe emmâ in kâne minel mukarrebîne
(89) fe revhun ve reyhânun ve cennetu naîm(naîmin) (90) ve emmâ in kâne min ashâbil yemîni (91) fe selâmun leke min ashâbil yemîn(yemîni)
(92) ve emmâ in kâne minel mukezzibîned dâllîne (93) fe nuzulun min hamîmin (94) ve tasliyetu cahîm (95) inne hâzâ le huve hakkul yakîn (96) fe sebbih bismi rabbikel azîm(azîmi).
Arapça'da demir anlamına gelen "hadid" kelimesiyle isimlenen ve demirin önemine işaret ettiği için bu adı alan sûre Medine'de inmiştir. 96(doksanaltı) âyettir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Kıyamet koptuğu zaman
2. Ki onun oluşunu yalanlayacak hiçbir kimse yoktur;
3. O alçaltıcı yükselticidir.
4. Yer şiddetle sarsıldığı
5. Dağlar parçalandığı
6. Dağılıp toz duman haline geldiği
7. Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman
8. Sağdakiler ne mutlu o sağdakilere!
9. Soldakiler ne bahtsızdırlar onlar!
10. (Hayırda) önde olanlar (ecirde de) öndedirler.
11. İşte bunlar (Allah'a) en yakın olanlardır
12. Naîm cennetlerinde .
13. (Onların) çoğu önceki ümmetlerden
14. Birazı da sonrakilerdendir.
15. Cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler
16. Onların üzerlerinde karşılıklı olarak oturup yaslanırlar.
17. Çevrelerinde (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır;
18. Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler ibrikler ve kadehlerle.
19. Bu şaraptan ne başları ağrıtılır ne de akılları giderilir.
20. (Onlara) beğendikleri meyveler
21. Canlarının çektiği kuş etleri
22. İri gözlü hûriler
23. Saklı inciler gibi.
24. Yaptıklarına karşılık olarak (verilir).
25. Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.
26. Söylenen yalnızca "selâm selâm" dır.
27. Sağdakiler ne mutlu o sağdakilere!
28. Düzgün kiraz ağacı
29. Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları
30. Uzamış gölgeler
31. Çağlayarak akan sular
32. Sayısız meyveler içindedirler;
33. Tükenmeyen ve yasaklanmayan.
34. Ve kabartılmış döşekler üstündedirler.
35. Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık.
36. Onları bâkireler kıldık.
37. Eşlerine düşkün ve yaşıt.
38. Bütün bunlar sağdakiler içindir..
39. Bunların birçoğu önceki ümmetlerdendir.
40. Birçoğu da sonrakilerdendir.
41. Soldakiler; ne yazık o soldakilere!
42. İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde
43. Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar;
44. Serin ve hoş olmayan.
45. Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmışlardı.
46. Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.
47. Ve diyorlardı ki: Biz öldükten toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra biz mi bir daha diriltileceğiz?
48. Önceki atalarımız da mı?
49. De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiler
50. Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır!
51. Sonra siz ey sapıklar yalancılar!
52. Elbette bir ağaçtan zakkum ağacından yiyeceksiniz.
53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.
54. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz.
55. Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
56. İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur!
57. Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi?
58. Söyleyin öyleyse (rahimlere) döktüğünüz meni nedir?
59. Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?
60. Aranızda ölümü takdir eden biziz. Ve biz önüne geçilebileceklerden değiliz.
61. Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir âlemde tekrar var edelim diye (ölümü takdir ettik).
62. Andolsun ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?
63. Şimdi bana ektiğinizi haber verin.
64. Onu siz mi bitiriyorsunuz yoksa bitiren biz miyiz?
65. Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.
66. "Doğrusu borç altına girdik.
67. Daha doğrusu biz yoksul kaldık" (derdiniz).
68. Ya içtiğiniz suya ne dersiniz?
69. Buluttan onu siz mi indirdiniz yoksa indiren biz miyiz?
70. Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?
71. Söyleyin şimdi bana tutuşturmakta olduğunuz ateşi
72. Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratan biz miyiz?
73. Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
74. Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et.
75. Hayır! Yıldızların yerlerine yemin ederim ki
76. Bilirseniz gerçekten bu büyük bir yemindir.
77. Şüphesiz bu değerli bir Kur'an'dır
78. Korunmuş bir kitaptır.
79. Ona ancak temizlenenler dokunabilir.
80. O âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.
81. Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
82. Allah'ın verdiği rızka karşı şükrü onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?
83. Hele can boğaza dayandığı zaman
84. O vakit siz bakar durursunuz.
85. (O anda) biz ona sizden daha yakınız ama göremezsiniz.
86. Madem ki ceza görmeyecekmişsiniz
87. Onu (canı) geri çevirsenize şayet iddianızda doğru iseniz!
88. Fakat (ölen kişi Allah'a) yakın olanlardan ise
89. Ona rahatlık güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
90. Eğer o sağdakilerden ise
91. "Ey sağdaki! Sana selam olsun!"
92. Ama yalanlayıcı sapıklardan ise
93. İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır!
94. Ve (onun sonu) cehenneme atılmaktır.
95. Şüphesiz ki bu kesin gerçektir.
96. Öyleyse ulu Rabbinin adını tenzih ile an.
Kuran'ı Kerim Arapça (Vakia Suresi)
VAKIA SURESİNİN OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrahîm
(1) İzâ vakaatil vâkıatu (2) leyse li vak’atihâ kâzibeh(kâzibetun) (3) hâfidatun râfiatun (4) izâ ruccetil ardu reccen
(5) ve bussetil cibâlu bessen (6) fe kânet hebâen munbessâ(munbessen) (7) ve kuntum ezvâcen selâse(selâseten)
(8) fe ashâbul meymeneti mâ ashâbul meymeneh (meymeneti) (9) ve ashâbul meş’emeti mâ ashâbul meş’emeh(meş’emeti)
(10) ves sâbikûnes sâbikûne (11) ulâikel mukarrebûn (mukarrebûne) (12) fî cennâtin na’îm(na’îmi) (13) sulletun minel evvelîne
(14) ve kalîlun minel âhirîn(âhirîne) (15) alâ sururin mevdûnetin (16) muttekiîne aleyhâ mutekâbilîn(mutekâbilîne)
(17) yetûfu aleyhim vildânun muhalledûne (18) bi ekvâbin ve ebârîka ve ke’sin min maînin (19) lâ yusaddeûne anhâ ve lâ yunzifûn(yunzifûne)
(20) ve fâkihetin mimmâ yetehayyerûne (21) ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûn(yeştehûne) (22) ve hûrun înun (23) ke emsâlillu’luil meknûn(meknûni)
(24) cezâen bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne) (25) lâ yesmeûne fîhâ lagven ve lâ te’sîmen (26) illâ kıylen selâmen selâmâ(selâmen)
(27) ve ashâbul yemîni mâ ashâbul yemîn (28) fî sidrin mahdûdin (29) ve talhın mendûdin (30) ve zıllin memdûdin
(31) ve mâin meskûbin (32) ve fâkihetin kesîretin (33) lâ maktûatin ve lâ memnûatin (34) ve furuşin merfû’ah(merfû’atin)
(35) innâ enşe’nâhunne inşâen (36) fe cealnâhunne ebkâren (37) uruben etrâben (38) li ashâbil yemîn(yemîni) (39) sulletun minel evvelîne
(40) ve sulletun minel âhirîn(âhirîne)(41) ve ashâbuş şimâli mâ ashâbuş şimâl(şimâli) (42) fî semûmin hamîmin
(43)ve zillin min yahmûmin (44) lâ bâridin ve lâ kerîmin (45) innehum kânû kable zâlike mutrefîn(mutrefîne) (46) ve kânû yusirrûne alel hınsil azîm
(47) ve kânû yekûlûne e izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb’ûsûne (48) e ve âbâunel evvelûn (evvelûne) (49) kul innel evvelîne vel âhirîne
(50) le mecmûûne ilâ mîkâti yevmin ma’lûm (ma’lûmin) (51) summe innekum eyyuhed dâllûnel mukezzibûne (52) le âkilûne min şecerin min zakkûmin
(53) fe mâliûne minhel butûn (butûne) (54) fe şâribûne aleyhi minel hamîm (55) fe şâribûne şurbel hîm(hîmi) (56) hâzâ nuzuluhum yevmed dîn(dîne)
(57) nahnu halaknâkum fe lev lâ tusaddikûn(tusaddikûne) (58) e fe raeytum mâ tumnûn(tumnûne)(59) e entum tahlukûnehû em nahnul hâlikûn (hâlikûne)
(60) nahnu kaddernâ beynekumul mevte ve mâ nahnu bi mesbûkîne (61) alâ en nubeddile emsâlekum ve nunşiekum fî mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne)
(62) ve lekad alimtumun neş’etel ûlâ fe lev lâ tezekkerûn(tezekkerûne) (63) e fe raeytum mâ tahrusûn(tahrusûne)
(64) e entum tezreûnehû em nahnuz zâriûn(zâriûne) (65) lev neşâu le cealnâhu hutâmen fe zaltum tefekkehûn(tefekkehûne)
(66) innâ le mugremûne (67) bel nahnu mahrûmûne (68) e fe raeytumul mâellezî teşrebûn(teşrebûne) (69) e entum enzeltumûhu minel muzni em nahnul munzilûn(munzilûne)
(70) lev neşâu cealnâhu ucâcen fe lev lâ teşkurûn(teşkurûne) (71) e fe raeytumun nârelletî tûrûn(tûrûne) (72) e entum enşe’tum şeceretehâ em nahnul munşiûn (munşiûne)
(73) nahnu cealnâhâ tezkireten ve metâan lil mukvîn(mukvîne) (74) fe sebbih bismi rabbikel azîm(azîmi) (75) fe lâ uksimu bi mevâkıın nucûmi
(76) ve innehu le kasemun lev ta’lemune azîmun (77) innehu le kur’ânun kerîmun (78) fî kitâbin meknûnin (79) lâ yemessuhû illel mutahherûn(mutahherûne)
(80) tenzîlun min rabbil âlemîn (81) e fe bi hâzel hadîsi entum mudhinûne (82) ve tec’alûne rızkakum ennekum tukezzibûn (tukezzibûne)
(83) fe lev lâ izâ belegatil hulkûme (84) ve entum hîneizin tenzurûne ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsırûn(tubsırûne)
(86) fe lev lâ in kuntum gayre medînîne (87) terciûnehâ in kuntum sâdikîn(sâdikîne) (88) fe emmâ in kâne minel mukarrebîne
(89) fe revhun ve reyhânun ve cennetu naîm(naîmin) (90) ve emmâ in kâne min ashâbil yemîni (91) fe selâmun leke min ashâbil yemîn(yemîni)
(92) ve emmâ in kâne minel mukezzibîned dâllîne (93) fe nuzulun min hamîmin (94) ve tasliyetu cahîm (95) inne hâzâ le huve hakkul yakîn (96) fe sebbih bismi rabbikel azîm(azîmi).