PembeBere Çocuk Şarkıları

Hoş geldiniz!

Topluluğumuza Katılın..

Şimdi Kayıt Ol! Giriş yap

islam Suara Süresi Türkçe Meali

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Gülben
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Gülben

Yeni Üye
Bayan
Katılım
29 Ocak 2024
Mesajlar
59
Suara Süresi Türkçe Meali

1- Tâ Sîn Mîm.

2- Bunlar sana apaçık kitabın âyetleridir.

3- (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kıyacaksın!

4- Biz dilersek onların üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de ona boyunları eğilekalır.

5- Bununla beraber kendilerine O Rahmân'dan yeni bir öğüt gelmeyedursun ille ondan yüz çevirirler.

6- Üstelik (ona) "yalandır" dediler; fakat onlara alay edip durdukları şeyin haberleri yakında gelecektir.

7- Yeryüzüne bir bakmadılar mı? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirmişiz.

8- Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nişane) vardır; ama onların çoğu iman etmezler.

9- Ve şüphe yok ki Rabbin galip ve engin merhamet sahibidir.

10- Bir vakit de Rabbin Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi.

11- "Firavun kavmine hâlâ sakınmayacaklar mı?"

12- (Musa) şöyle seslendi: "Ya Rab! Doğrusu ben korkarım ki beni yalancı sayarlar."

13- "Ve göğsüm daralır dilim dönmez onun için Harun'a da elçilik ver."

14- "Hem onların bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayı korkarım ki hemen beni öldürürler."

15- (Allah): "Hayır hayır" buyurdu "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Şüphesiz ki biz sizinle beraberiz. (Onları) işitiyoruz."

16- "Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: İnan biz âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.

17- İsrail oğullarını bizimle beraber gönder."

18- "Â dedi biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının bir çok yıllarını aramızda geçirmedin mi?"

19- "Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!"

20- Musa "Ben dedi o işi o anda yaptım ki şaşkınlardandım."

21- "Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı."

22- "O başıma kaktığın nimet de (aslında) İsrail oğullarını kendine köle edinmiş olmandır. "

23- Firavun şöyle dedi: "Âlemlerin Rabbi dediğin nedir ki?"

24- Musa cevap olarak: "Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız (itiraf edersiniz ki) O göklerin yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbi'dir."

25- (Firavun) etrafında bulunanlara: "İşitmiyor musunuz?" dedi.

26- Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz daha önce ki atalarınızın da Rabbidir."

27- (Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi.

28- Musa devamla şöyle söyledi: "Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki) O doğunun batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir."

29- Firavun: "Benden başkasını ilâh tutarsan andolsun ki seni zindana kapatılmışlardan ederim" dedi.

30- Musa sordu: "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?"

31- Firavun: "Haydi getir onu bakayım doğrulardan isen" dedi.

32- Bunun üzerine Musa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi.

33- Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen nur saçan bir şey) oluverdi.

34- Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi herhalde çok bilgili bir sihirbaz!"

35- "Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?"

36- Dediler ki: "Bunu ve kardeşini eğle şehirlere de toplayıcılar gönder."

37- "Bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler."

38- Böylece sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.

39- Halka "Siz de toplanıyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.

40- "Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyarız" dediler.

41- Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Şayet biz üstün gelirsek muhakkak bize bir ücret vardır değil mi?" dediler.

42- Firavun cevaben: "Evet o takdirde hiç şüphe etmeyin gözde kimselerden olacaksınız" dedi.

43- Musa onlara "Atın ne atacaksanız" dedi.

44- Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve "Firavun'un kudreti hakkı için şüphesiz elbette bizler galip geleceğiz" dediler.

45- Ardından Musa asâsını attı; bir de ne görsünler onların uydurduklarını yutuyor!

46- Sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.

47- "İman ettik dediler Âlemlerin Rabbine "

48- "Musa ve Harun'un Rabbine!"

49- Firavun (kızgınlık içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlaşıldı ki o size sihri öğreten büyüğünüzmüş! Ama şimdi bileceksiniz: Andolsun ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama ke

stireceğim hepinizi çarmıha gerdireceğim!"

50- "Zararı yok dediler nasıl olsa biz Rabbimize döneceğiz."

51- "Herhalde biz müminlerin evveli olduğumuzdan dolayı Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz"

52- Biz Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.

53- Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:

54- "Esasen bunlar sayıları azar azar bölük pörçük bir cemaattır."

55- "(Böyle iken) hakkımızda çok gayz (öfke) besliyorlar. "

56- "Biz ise elbette uyanık (ve tekvücut) bir cemaatız." (diyor ve dedirtiyordu.)

57- Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden pınarlardan

58- Hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık.

59- Ve onlara İsrail oğullarını mirasçı yaptık.

60- Derken (Firavun ve adamları) güneş doğmuştu ki onların ardına düştüler.

61- İki topluluk birbirini görünce Musa'nın adamları "Eyvah yakalandık! dediler.

62- Musa: "Hayır aslâ! dedi Rabbim şüphesiz benimledir bana yolunu gösterecektir."

63- Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti her bölük koca bir dağ gibi oluverdi

64- Ötekilerini de buraya yanaştırıvermiştik.

65- Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardık

66- Sonra da ötekileri suda boğduk.

67- Şüphesiz bunda bir âyet (ibret) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.

68- Ve şüphesiz işte o Rabbin mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

69- (Resulüm!) onlara İbrahim'in kıssasını da naklet.

70- Hani o babasına ve kavmine "Neye tapıyorsunuz?" demişti.

71- "Birtakım putlara taparız da onlar sayesinde toplanırız" dediler.

72- İbrahim "Peki dedi yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?"

73- "Veya size fayda veya zararları olur mu?"

74- "Yok dediler ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk."

75-76- İbrahim dedi ki: "İyi ama ister sizin ister önceki atalarınızın olsun neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?"

77- "Hep onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)"

78- "O ki beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir"

79- "Beni yediren içirendir"

80- "Hastalandığım zaman bana O şifâ verir."

81- "O ki benim canımı alacak sonra diriltecektir. "

82- "Ve hesap günü hatamı bağışlayacağını umduğumdur."

83- "Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat."

84- "Sonra gelecekler içinde beni doğrulukla anılanlardan eyle!"

85- "Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!"

86- "Babamı da bağışla çünkü o yanlış gidenlerdendir. "

87- "(İnsanların) diriltilecekleri gün beni mahcub etme."

88- "O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!"

89- "Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer)."

90- (O gün) Cennet müttakilere yaklaştırılmıştır.

91- Azgınlar için de cehennem hortlatılmıştır.

92 93- Onlara "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.

94- Ve arkasından hep onlar (putlar ve azgınlar) o cehennemin içine fırlatılmaktadırlar.

95 96- Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:

97- "Vallahi biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."

98- "Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."

99- "Ve bizi hep o günahkarlar saptırdı."

100- "Bak bizim için ne şefaatçiler var"

101- "Ne de yakın bir dost."

102- "Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de müminlerden olabilseydik."

103- Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır; oysa çokları iman etmiş değillerdir.

104- Ve şüphesiz Rabbin işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

105- Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

106- Hani kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

107- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.

108- "Gelin artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

109- "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."

110- "Gelin artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

111- "Â dediler senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken biz sana hiç inanır mıyız?"

112- Nuh dedi ki: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur."

113- "Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Düşünsenize!"

114- "Hem ben iman edenleri kovmaya memur değilim."

115- "Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."

116- Dediler ki: "Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen iyi bil ki taşa tutulanlardan olacaksın!"

117- Nuh: "Rabbim! dedi kavmim beni yalancılıkla itham etti."

118- "Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."

119- Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri o dolu gemide taşıyarak kurtardık.

120- Sonra da arkasında kalanları suda boğduk.

121- Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak ders) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.

122- Ve şüphesiz Rabbin işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

123- Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

124- Hani kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

125- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim."

126- "Gelin artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

127- "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. "

128- "Siz her tepeye bir alâmet bina edip eğlenir durur musunuz?"

129- "Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz?"

130- "Hem tuttuğunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."

131- "Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

132- "O Allah'tan korkun ki size o bildiğiniz şeyleri vermekte"

133- "Davarlar oğullar"

134- "Cennet gibi bağlar bahçeler pınarlar ihsan etmektedir."

135- "Cidden ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."

136- "Dediler ki: "Sen ha vaaz etmişsin ha vaaz edenlerden olmamışsın bizce birdir."

137- "Bu sırf eskilerin âdetidir."

138- "Biz azaba uğratılacak da değiliz."

139- Böylece onu yalancı saydılar; biz de kendilerini helak ettik. Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak bir ders) vardır ama çokları iman etmiş değillerdir.

140- Ve şüphesiz Rabbin işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

141- Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

142- Hani kardeşleri Salih onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

143- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

144- "Gelin artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

145- "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."

146- "Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?"

147- "Bahçelerin pınarların içinde"

148- "Ekinlerin salkımları sarkmış hurmalar arasında"

149- Ki bir de dağlardan keyifli keyifli kâşâneler oyuyorsunuz."

150- "Gelin! Allah'tan korkun da bana itaat edin."

151152- "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın."

153- "Sen dediler olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!"

154- "Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bize bir âyet (mucize) getir."

155- Salih "İşte (mucize) bu dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onundur belli bir günün içme hakkı da sizin" dedi.

156- "Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalayıverir."

157- Derken onu kestiler; fakat pişman da oldular.

158- Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır ama çokları iman etmiş değillerdir.

159- Ve şüphesiz Rabbin işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

160- Lût (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

161- Hani kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan kormaz mısınız?"

162- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

163- "Gelin artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

164- "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."

165- "İnsanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?"

166- "Bırakıyorsunuz da sizler için yarattığı eşleri! Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!"

167- Onlar şöyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen iyi bilki sürülenlerden olacaksın."

168- Lût "Doğrusu ben dedi sizin bu işinize buğzedenlerdenim."

169- "Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onların yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar."

170- Biz de onu ve ailesinin tamamını kurtardık

171- Ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı.

172- Sonra geridekilerin hepsini helak ettik.

173- Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki (uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu!

174- Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.

175- Ve şüphesiz Rabbin işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

176- Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla itham etti.

177- Hani Şuayb onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

178- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

179- "Gelin Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

180- "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan yalnız âlemlerin Rabbidir."

181- "Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın."

182- "Ve doğru terazi ile tartın."

183- "Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın."

184- "O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun."

185- Onlar şöyle dediler: "Sen olsa olsa iyice büyülenmiş birisin."

186- "Sen de bizim gibi bir beşerden başka nesin? Bil ki biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz."

187- "Şayet doğru sözlülerden isen üstümüze gökten bir parça düşürüver."

188- Şuayb "Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir" dedi.

189- Hülasa onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi!

190- Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.

191- Ve şüphesiz Rabbin işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

192- Ve muhakkak ki bu (Kur'ân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.

193- (Resulüm!) Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) indirdi;

194- Uyarıcılardan olasın diye senin kalbin üzerine;

195- Açık parlak bir Arapça lisan ile.

196- O şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardı.

197- İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi onlar için bir âyet (delil) değil midir?

198 199- Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de bunu o okusaydı yine de ona iman etmezlerdi.

200 201- Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.

202- İşte bu (azab) onlara kendileri farkında olmadan ansızın geliverecektir.

203- O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir.

204- (Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabımızı çarçabuk istiyorlardı.

205- Gördün ya artık onlara senelerce zevk ettirsek

206- Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa

207- O yaşadıkları zevkin kendilerine hiçbir faydası olmayacaktır.

208- Bununla birlikte biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur.

209- (Onlar) ihtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değiliz.

210- Onu (Kur'ân'ı) şeytanlar indirmedi.

211- Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez.

212- Şüphesiz onlar vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.

213- O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma yoksa azaba uğratılanlardan olursun.

214- (Önce) en yakın hısımlarını uyar.

215- Ve sana uyan müminlere kanadını indir.

216- Şayet sana karşı gelirlerse de ki: "Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak uzağım."

217- Sen O mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.

218- O ki (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.

219- Ve secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor.)

220- Çünkü her şeyi işiten her şeyi bilen O'dur.

221- Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?

222- Onlar günaha iftiraya düşkün olan herkesin üzerine inerler.

223- Onlar (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır.

224- Şairler(e gelince) onlara da sapıklar uyar.

225 226- Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?

227- Ancak iman edip iyi ameller işleyenler Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
 

Konuyu görüntüleyenler

Etiketler Etiketler
şuara sûresi 10. ayet şuara sûresi 15. ayet şuara sûresi 17. ayet şuara sûresi anlamı şuara sûresi anlamı ve tefsiri şuara sûresi anlamlı ayetler şuara sûresi dinle şuara sûresi dua şuara sûresi fazileti şuara sûresi kısa açıklama şuara sûresi meali şuara sûresi mısır kıssası şuara sûresi mucizeler şuara sûresi musa firavun şuara sûresi neyi anlatıyor şuara sûresi okuma şuara sûresi okunuşu şuara sûresi sihirbazlar şuara sûresi tefsiri şuara sûresi türkçe meali
Geri
Üst
Yasal Uyarı Görmek İçin Tıkla