PembeBere Çocuk Şarkıları

Hoş geldiniz!

Topluluğumuza Katılın..

Şimdi Kayıt Ol! Giriş yap

Destanlar "Manas" Destanında "Kurt" Kavramı

alemextra

Admin
Admin
Ayın En iyi Posteri
Katılım
30 Ara 2023
Mesajlar
9,509
"Manas" Destanında "Kurt" Kavramı

"Haberdar olunuz
Göğüstedir kalbiniz ve gönlünüz
Allah'ın sesiymiş diye
İşte o zaman biliniz!"
Diye dua verdiklerinden sonra biri silkinerek Bozkurda dönüşür. ...
Prof. Abdıldacan AKMATALİYEV

Kurt anlayışına her millette rastlanılır. Aynı zamanda kurt motifi dünya edebiyatındaki yaygın motiflerdendir. Birçok halkarda kurt-bozkurt'un totem hayvanı olarak eski zamanlardan günümüze kadar insanların düşüncelerinde muhafaza edilmiş özel bir ilgi görmüş olmasını kurt kavramının o halkların menşeleriyle ilgili düşüncelerinde yerleşmiş olmasına geçtikleri tarihi yola vb. bunun gibi hususlara bağlayabiliriz.

Kırgız halkının sözlü edebiyatı "Manas" destanının da bulunduğu büyük destanlardan günümüzdeki Türk Dünyasının yetenekli yazarı Çıngız Aytmatov'un "Kıyamet" romanına kadar kurt motifinin özel edebi motif olarak işlenmesi de gelişigüzel bir olay değildir.

Evet dünya folklorundaki destan geleneğinde ileride kahraman olacak olan kimse genelde her hangi bir büyülü yardımcı güce rastlar O güç onu daha sonraki kahramanlık işlerinde destekleyerek manevi olarak her zaman kuvvet kazandırır. Böylece düşmanlarının karşısında zafere ulaştırır ve her zaman unu ister savaş meydanında ister günlük hayatında olsun takip eder ona eşlik eder.

"Manas" destanını incelediğimizde bunun bazı örneklerinin korunduğunu fark edebiliriz. Büyük manascı Sagımbay Orozbakov'un varyantında ve onun öğrencilerinin icraasında Manas çocukluğunda kuzu güderken mitik koruyucu olan kurda rastlar.

"Ne kurdun ne de bozkurdun daha
Ne olduğundan haberi yoktu hala
Henüz basmıştı ki dokuz yaşına
Ne de ayrılmıştı otağından uzaklara..
Gördü ki Manas ona baktığında
Kuzuyu yakaladığı anda
Sağ bırakmıyordu ama
Bu da neyin nesidir hayret? diye
Çok şaşırdı olan bitenin karşısında."

Manas birlikte oynadığı çocukların içinden büyüğü olan Çegebay'nan "Bu da nedir?" Diye sorunca kurt olduğunu söyler. O zaman Manas "Kurtsa kurttur bana ne Karnını doyurunca gider diye" aldırış etmez.

Kuzuyu kaçıran Bozkurdun peşine takılıp:
"Buna kurt mu denilirdi?

İnsan kurt yer miydi?" diyerek Manas kurdun girdiği kaya dibindeki mağaraya girer. Manas baktığında kuzunun sağ salim meleyip durduğunu görür.

Mağarada "İşlemeli kaftanlar giyen" kırk adama rastlar. Ve onlara kurdun nereye gittiğini sorunca:

"Adamlar o zaman söyle der:
Anla artık evlat derler.
Kurt olan biziz dediler
Yabancı da sizsiniz dediler.
Hızır İlyas'tır bilirsiniz
Sizi arıyordu kırk gündür.
Kırklar denir bize dediler."
Sayakbay Karalayev'in varyantında ise:
"Kurt olarak kurtulan
Adıdır onun Aleyhi selam. " denilmektedir.

Kırk Çilten (kırklar) mitolojik anlayışta gözle görülemeyen sihirli güce özelliğe sahip olan iyilik ve hayırlar yapan ruhtur! Onlar Manas'a "Hak din olan İslam dinini kabul et" diye öğüt verirler.

O an Manas sorar onlara:
"Nasıl olur da siz insanlar
Dönüşe bildiniz kurda?
Kiminiz kurtsunuz ya da?
Söyleyin hemen bana.
Hadi Bozkurt bir bakıyım
Dikkatimi sonra dağatayım."
Manas'a kırklar:
"Tutacak olan kolunuz
Kadir Allah gücüdür" diye
"Haberdar olunuz
Göğüstedir kalbiniz ve gönlünüz
Allah'ın sesiymiş diye

İşte o zaman biliniz!" Diye dua verdiklerinden sonra biri silkinerek Bozkurda dönüşür.

Manas "yarısı kurt yarısı insan mı?" diyerek şaşkın şaşkın orda dururken Çegebay peşinden gelip kırkları ve meleyip duran kuzuyu görünce o da şaşırır. Kırklar Çegebay'ı da sınarlar ve ona "Manas'a derdine deva olsun her zaman ona kut getirsin diye" Kutu(Kut) Bey ismini verirler.

Kırkların reisi kuzuyu kaçıran kurdu Manas'a tanıtırken:
"Kovarak geldiğin işte bu kurt
Kıyamete kadar sana olur dost
Manas mısın sen kaplanım
Kıyamet kopuncaya dek.
Sana verdiğim yoldaşım.
Suy-i kastı olan düşmanın
Peşine takıldı yine diye
Haberdar edecektir diye
Köse kuyruk kök dangıt (büyümüş erkek köpek)
Peşine takıldı yine diye
Haykırırsan önce girecek diye
..." kaybolurlar.

S. Karalayev'in varyantında da Kırklar "Kurt olarak" Manas'a rastlar ok geçirmez yakası altın yeni bakır olar zırhı hediye ederek dua verirler:

"Ateşe koyarsa yanmazsın
Sel kaplarsa akmazsın
Ruhun sağlam bakışın güç
Sana karşı gelenlerin
Allah izin verirse hepsini
Yerle dümdüz edersin.
Her şeye kadir olanın
Tek Allah-ü Teala'nın
Bendesi olarak yaratıldın
Altı şirden farklısın
En küçüğüsün onların
Kadınperest Bozkurdun
Ereni olarak yaratıldın
Halk Paşasıdır kaplan
Ereni olarak yaratıldın
Hem sultan hem de kağansın
Armağanısın tek Tanrının
Ruh-u ala ism- azamsın
Büyüksün Manas hoşgörülü olan.
Belimsin sen bel bağladığım
Allah-ü Teala emriyle yaratılmış olan
Büyük Bozkurt aslanımsın"

Manas büyüdüğünde düşmanlar ile çarpışırken onunla birlikte savaş meydanına kaplan aslan vb. yırtıcı hayvanlar gibi kurt da gelir ve ona destekçi olur kollar. Kurt vahşi hayvanların içinden en heybetli olanıdır. Eğer başka hayvanlar örneğin kaplan aslan panter gibileri avını elde etmek için ilk önce ön ayaklarını kullanıyorsa kurt direk ağzını kullanmaktadır.

Edebiyatta daha çok destanlarda kurt kahramanlı tasvir ederken bir teşbih unsuru olarak çok kullanılmaktadır. Bu Manas destanında da böyledir örneğin; "Kahraman Manas'ı soruyorsan" " O bir Bozkurt döbör (Erkek kurt) idi" "Kıranın Manas Bozkurda" "Büyük Bozkurt aslanımsın" gibi benzetme mısralarına rastlanmaktadır. "Köse kuyruk Kök-Börü Bozkurt milletinin cökörüdür" gibi sıfatlar Manas Almambet ve Çubak Sırgak ve Semeteylere yönelik sıkça kullanılmaktadır.

Kısacası totem dünya görüşünün "Manas" destanında bulunması destanın eskiliğine işaret etmektedir.

Gerçekten de epik motif olarak Kök-Börü motifi Türk ve Moğol halklarının destanlarında yaygındır.

Eskinin bir yankısını yine yukarıda belirttiğimiz gibi Çıngız Aytmatov'un "Kıyamet" romanındaki Börü-ana tipinden açıkça görebeliriz.

Yavrularından ayrılan Akbara (Asena) çaresizce sızlayıp içindeki ukdesini kimseye anlatamıyor "öleyim derse can tatlı" olduğu sırada aynı yüzündeki kurtların tanrıçası Börü-Ana ilk defa apaçık görülüyordu. Akbara aydaki tanrıçaya sesinin ulaşabileceğini hissetti: "Ey tanrıca Börü-Ana bana bak işte ben Akbara soğuk dağların arasında terkedilmiş vaziyette tek başınayım. Yandım tükendim! Göz yaşlarım göl olduğunu görüyorsundur? İçim acı acı yanıyor

memelerim sütün taşkınlığından patlamak üzere kime emzireceğim yavrularımdan ayrıldım. Nerede yavrularım başlarına bir şey mi geldi acaba ne günü görüyorlar? İn aşağı Börü-Ana bana gel benim yanıma otur birlikte uluyalım beraberce ağlayalım. Gel buraya yere İn kurtların Ana Tanrısı ben seni doğup büyüdüğüm çöle götüreyim

orada bize kurtlara yer kalmadı. Gel buraya bu kayalı dağların arasına inerek gel. Burada da bize artık yer yok; bize hiçbir yerden yer bulunamayacak gibi geliyor bana.... Eğer inmezsen Börü-Ana o zaman işte beni zavallı bir duruma düşmüş olan ana kurt-Akbara' nı yanına al buralardan götür. Ben de seninle ay yüzünde yaşayım yer hakkında ağıt söyleyip ağlayıp oturayım. Ey Börü Ana-a-a beni sesimi duyuyor musun? Dinle dinle Börü –Ana dinle benim intizar-ı hararetimi."

"Akbara niçin aydaki tanrıça Börü-Anaya yalvarıyor?" gibisinden bir soru sorarak cevaplamaya çalıştığımızda yine bir ilginç bir husus dikkatimizi çekmektedir. Meğer Akbara boşuna Börü-Ana'ya insanların acımazlığını şefkatsizliğini şikayet etmemiş inlememiştir!

Belki bu Akbara Börü Anaya "bir zamanlar insanlar da kurtlardan meydana gelmemiş miydi"diye önemli bir soru sormakta Bazarbay Koçkorbayev gibilerinin ecdatlarını unutup daha gözlerini açmamış kurt yavrularını göz kırpmadan annelerinden ayırdıkları vahşetini anlatıyordur!

Türklerin kurttan geldiklerine dair efsanelerin bulunduğunu biliyoruz.

L.Gumilev Türklerin yaradılışıyla ilgili örnekler vermiştir. Örneğin düşmanlar tarafından soykırıma tabi tutulan topluluktan sadece 13 yaşındaki çocuk kolları ve bacakları kesilerek bataklığa atılar. Onu kurt bulur ve ona "şefkat" göstererek onu et ile besler böylece ölümden kurtarır. Bunu öğrenen düşmanları kurdu öldürmek isterler. Ancak kurt kendisini ve çocuğu kurtarmayı başarır. Sonra da Altay dağlarına kaçar. Kurt ondan on oğlan doğurur ve onlar daha sonra kendilerince bir boyu meydana getirirler.

Türk milletinin edebi yazılı anıtlarında folklorunda destanlarında ("Oğuz-nâme" "Ergenekon" "Huuniyey" "Albınji" vs.) kurdun insan oğlunu kurtarması ona yardım etmesi birlikte yaşaması vb. düşünceleri vazıh bir şekilde yansıtılmıştır.

Ç. Aytmatov'un "Kıyamet" romanının finalini hatırlıyoruz:

Ne sebepten Akbara Kenceş'i çiğnemeden kendisiyle beraber götürmek istedi?! Niçin Akbara insanoğluna canı ısındı kendi yavruları gibi sevesi geldi?!

Aytmatov bu epizodu folklordan veya gerçek hayattaki olaylardan almış da olabilir. Fakat en önemlisi yazının kurtları romanda başından sonuna kadar tasvir etmesinin maksadı Türk milletinin menşei hakkındaki bir tezdir diye düşünecek olursak o zaman finalin tesadüfi olarak ortaya çıkmadığını tabii olarak eserin iç yapısından gelişerek trajedinin doruk noktasına ulaştığını göreceğiz. Aytmatov'un kurtları (Akbara ile Taşçaynar'ı) tamamen bambaşka orijinal bir şekilde tasvir etmesi eski milli anlayışa dayanıyor. Dolayısıyla Türk milletinin kurt hakkındaki efsaneleri yazarın evrensel ve felsefi olarak düşünmesine ilham kaynağı olmuştur. Sonucunu elde etmekteyiz.

Demek "börü-karışkır kurt kavramı" Türk boylarının mitlerinde rivayetlerinde ve efsanelerinde rastlanılabilecek iyilik ve şans getirecek bir "totem" olarak kabul edilebilir.


Prof. Abdıldacan AKMATALİYEV
Kırgız İlimler Akademisi Manas Taanuu ve Edebi Kültür Milli Merkezi Müdürü Bişkek- KIRGIZİSTAN.
Türkiye Türkçesine çeviren
Kalmamat KULAMSHAEV
Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Öğrencisi Ankara – TÜRKİYE
KAYNAKLAR
Orozbakov S. Manas Bişkek Kırgızistan 1995 1. Cilt s. 179.
A.g.e. s. 183.
A.g.e. s. 184.
Aytmatov Ç. Kıyamat Frunze Adabiyat 1988 s 287.
Manas Ansiklopedisi Bişkek 1995
Karalayev. S. Manas Bişkek 1996 s. 317.
Gumilev L. N. Drevnıye Tyurki. Nauka 1967 s. 23.
 
Manas Destanı

Destan Hakkında Kısa Bilgi

Bu muhteşem Türk Destanının tamamı 400.000 mısradır. Bir Kırgız destanıdır. Müslüman Kırgızlarla Putperest Kalmuklar arasında mücâdeleleri anlatır. Bununla beraber Manas Destanı'nın dokuzuncu yüzyılda Kırgızların Yenisey Kıyılarında devlet kurmağa başladıkları sırada oluşmuş olduğunu ileri süren ilim adamları da vardır. Manas'ın tarihte gerçekten var olduğunu gösterir izler görülememiş ise de Kırgız-Kalmuk mücadelelerinde göz doldurmuş bir Kırgız yiğidinin belki de bir Kırgız Beyinin adı ve yiğitliği ile bu destana konu olduğunu düşünebiliriz.

Manas Destanı Kırgızların bir bakıma ansiklopedisi gibidir. Manas Destanı'nda Kırgızların bütün gelenek ve göreneklerini törelerini inanışlarını görüşlerini başka milletlerle olan ilişkilerini masallarını ve ahlak anlayışlarını bulmak mümkündür. Manas Destanı'nın bütününü söyleyenlere Manasçı bir kısmını söyleyenlere Ircı denilir. Manasçılar destanı anlatırken kendi zamanlarının etkisi altında kaldıkları olaylar ile kendi duygu ve düşüncelerini de ustaca katmışlardır.

Manas Destanı'na ilk defa Kazak-Kırgız yöneticisi olan Rus aslından Franel tesadüf etmiştir. Daha sonra Çokan Velihanof 1856 yılında destanı dinlemiş fakat destanın en uzun parçasını Radloff yazıya geçirerek 1885te yayınlamıştır. Destanın en önemli bölümlerini Manas Manas'ın oğlu Semetay Manas'ın torunu Seytek Colay ve Töştük'ün hikâyeleri teşkil etmektedir. Colay ve Er Tostuk hikayeleri ile ilgili bölümlerin Colay adında bir Manas'çıdan derlendiği sanılmaktadır.

Destanın Bölümlerine Göre Özeti

1) Yeditör adını taşıyan yerde Boyun Han oturmaktadır. Boyun Hanın oğlu Kara Han ve onun oğlu Çakıp Han (Yakûp Han) adıyla anılır. Çakıp Han Alma Ata ırmağının gözesinde Sungur Yuvası denilen yerde yerleşmiştir; Çakıp Han'ın hiç çocuğu yoktur. Bir gün Tanrıdan bir oğlan çocuk ister onun yiğitler yiğidi olmasını diler. Tanrının izni ile bir oğlu olur. Oğlu olduğu için de Tanrıya güzel bir kısrak kurban eder. Dört Peygamber gelip çocuğa ad kor adına Manas der.

Manas dile gelir babasına: "Ben İslâm yolunu açacağım inanmayanların malını yağmalayacağım" deyince Çakıp Han çok eski arkadaşı olan Bakaya haber gönderir çağırır. Baka gelince Manas'ın söylediklerini Ona nakleder bu söz üzerine Baka: "Pek güzel söz" der: "Hemen atlanalım Çin'e akın edelim Pekin yolunu bozalım!"

Dediği gibi yaptılar.

Çakıp Han'ın oğlu genç Manas ise on yaşına gelince ok attı on dört yaşına basınca Hân Evini basıp yıktı Hân oldu. Kâşgar'dan bütün Çinlileri sürüp Turfana tıktı Turfandaki Çinlileri sürdü Aksu'ya attı.

2) Kalmuk Han'ın oğlu Almambet'in Müslüman oluşu Er Kökçe'ye sığınışı Er Kökçe'den de ayrılıp Manasa gelişini anlatır:

Yerin yer suyun su olduğu çağda... altı atanın oğlu gavur üç atanın oğlu Müslüman idi. O zaman Kara Han'ın oğlu Amambet doğdu hemen büyüdü ve Müslüman oldu. Babasını Müslüman olmadığı için öldürdü kaçıp geldi Müslüman beylerinden Er Kökçe'ye sığındı. Er Kökçe'nin kırk yiğidi vardı. Bu kırk yiğit Beylerinin bu Kalmuklu'ya Almambet'e çok iltifatlar edip onu yanından ayırmadığını görünce kıskandılar kıskanınca da Almambet hakkında dedikodular çıkarıp yaydılar. Bu yüzden Almambet ile er Kökçe Bey'in arası bozuldu. Almambet kalkıp Manas'ın Bey evine geldi. Manas da Almambet'i büyük iltifatlarla karşıladı. Manas Almambet'i çok sevdi.

3) Manas ile Er Kökçe'nin savaşmasını anlatır: Manas'ın çerileri Er Kökçe'nin ilini yağma ederler. Savaşta Er Kökçe yenilir. Ardından Çakıp Han oğlu Manas'ı evlendirmek ister. Kız aramağa başlar. Temir Hanın kızı olan Kanıkey'in Manas'a uygun bir evdeş olduğunu sağlık verirler. Temir Han da kızını Manas'a vermek istemektedir. Fakat Temir Hanın baş danışmanı bu evlenmeye engel olmağa çalışır. Bu yüzden düğün esnasında kavgalar olur ucu savaşa ve yağmaya varır. Sonunda baş danışman Mendibay Manas'ı zehirler Manas ölür. Manas'ın ölümü ailesini yoksulluğa sıkıntıya ve felâkete düşürür. Atı doğanı ve köpeği mezarının başında ağlarlar; Manas'ın canını bağışlaması için Tanrıya yalvarıp yakarırlar. Manas'ın kırk yiğidi vardır ama hepsi de beylerini unuturlar. Tanrı Manas'ın hayvanlarının bu bağlılığı karşısında onların duasını kabul eder; Manas dirilir. Eskisi gibi eskisinden daha güçlü bir şekilde iline ve töresine hizmet eder.

4) Kökütey Han'ın yas törenini anlatır: Kökütey Han hastalanır. Son nefesini vermeden önce vasiyetini yapar. Ardından da ölür. Kökütey Han'ın ölümü üzerine komşu milletlerden yas töreni için çağırılanlar olur; herkes gelir. Büyük bir yuğ töreni yapılır. Törenin biteceğine yakın konuklar arasında bir kavga başlar sonu savaşa varır. Manas ile Müslüman olmayan Colay Han arasında süren savaş uzayıp gider.

5) Göz Kaman'ı anlatır: Çakıp Han'ın küçükken Kalmuklara esir düşen ve Moğolistan'a götürülüp orada büyütülen Göz Kaman adlı bir kardeşi vardır. Göz Kaman Moğolistan'da Kalmuklar arasında büyütülüp orada bir Kalmuk kızıyla evlendirilir; beş oğlu olur; bir gün oğullan ile birlikte asıl yurduna döner. Kalmukça konuşmaktadır.

Manas hem amcasını hiç görmediği ve o güne kadar tanımadığı hem de amcası Kalmukça konuştuğu için onu casus zanneder: yakalayıp zincire vurur. Bunları yaptıktan sonra böyle bir amcası olup olmadığını anlamak için babasına haber gönderir. Colay Han haberi alınca sevinir ve kardeşini hoş tutması için oğluna emir verir. Fakat Manas'ın annesi ile karısı da Göz Kaman'dan hoşlanmamışlar hele Kalmukça konuşmasını büsbütün yadırgamışlardır. Bu yüzden birlik olup hep beraber Çakıp Hanın buyruğunu hiçe sayarlar. Yalnız Manas babasının buyruğunu dinleyip amcasına iyi davranır hatta amcası ve oğullan için büyük bir şölen verir. Fakat Göz Kaman'ın oğullan bu şölende bir kavga çıkarıp Manas'ı döverler.

Manas Kalmuklara karşı sefere çıktığında amcasının oğullan Kalmukça bildiği için onlardan yararlanmak ister. Gökçegöz'ü Kalmuklara casus olarak gönderir. Gökçegöz Kalmuklar tarafına geçer geçmez Manas'a ihanet eder. Manas bunun üzerine Almambet'i gönderir. Almambet'in yardımıyla Manas savaşı kazanır. Bir çok ganimetler alır dönerken yarı yolda Gökçegöz ile karşılaşırlar Gökçegöz Manas'ı kırk yiğidi ile birlikte zehirler. Kırk yiğit ölür. Manas'ı karısı Kanıkey kurtarır. Mekke'den erenler gelir Kanıkey'e yardım ederler.

Manas iyi olur olmaz Mekke'ye gider; dua edip Tanrıya yalvararak kırk yiğidinin dirilmesini sağlar. "

6) Semetey'in doğumunu anlatır. Manas artık ihtiyarlamıştır. Ak atı halsiz düşmüş zayıflamıştır. Manas kırk yiğidini yanına çağırır. Ölümünden sonra doğacak olan oğluna iyi bakmaları için vasiyet eder ve Manas ölür. Manas için büyük bir yuğ töreni yapılır yas tutulur. Çakıp Han Kanıkey'e haber göndererek Manas'ın kırk yiğidinden biri olan Abeke'ye Onu beğenmezse Köbeş'e varıp evlenmesini buyurur. Kanıkey'in doğumu yakındır:

- Kızım olursa dediğini tutar evlenirim gel gelelim oğlum olursa evlenmek şöyle dursun ne Abeke'nin suratına ne de Köbeş'in yüzüne bakarım diye cevabını gönderir.

Kanıkey'in bir oğlu olur. Dediğini yapıp kimseyle evlenmez. Ötekiler Kanıkey'in oğlunu öldürmek isterler. Bunu öğrenen Kanıkey oğlunu alıp babası Temir Han'ın ülkesine kaçar. Yolda türlü sıkıntılar çeker başına gelmedik kalmaz". Sonunda Temir Hanın ülkesine varır Bey Evine ulaşır.

Temir Han kızına ve torununa kavuşunca pek çok şölenler verir. Torununa ad konulması için bütün il halkını toplar fakat çocuğa kimse bir ad bulup da koyamaz. Ansızın nerden geldiği bilinmeyen aksakallı bir ihtiyar görünür uzun uzun dualar eder; Temir Han'ın torununa Semetey adını verir. Semetey büyür. Baba yurduna dönmek ister. Yola çıkacağı sırada annesi Kanıkey:

-Baka'ya selam söyle ne söylerse sözünü tut dışına çıkma diye tembih eder.

Semetey baba ocağına döner. Çakıp Han sağdır; torunu Semetey'in annesine yapılan eziyetlerin acısını çıkaracağını öç alacağını sanarak korkar. Bu yüzden Semetey'i zehirlemeğe karar verir. Kararını uygulayacağı sırada durumu öğrenen Semetey hem Cakıp Hanı hem de Abeke ve Köbeş'i öldürür.

7) Semetey'in baba ocağına yerleştikten sonrasını anlatır: Semetey baba ocağına dönüp öz yurduna yerleştikten sonra Kalmuklar üstüne akınlar yapmak için hazırlıklara başlar. Babasının hayatta kalan kırk yiğidini çağırıp toplar. Der ki: - Akın yapmamız gerek; at sürüleri ve ganimet almamız gerek! Bu sözden sonra sefere çıkar. Fakat kırk yiğit kendi aralarında toplanıp konuşurlar:

- Bizden öncekiler yetmiş yaşına vardı; bizden sonrakiler altmışına ulaştı. Biz bu Semetey'in babasına hizmet ettik şimdi de oğluna hizmet edeceğiz ihtiyarladık artık. Semetey bizi bu ihtiyar hâlimizde yüce dağ başlarından aşırmak diler çağlayanlı sulardan geçirmek diler; bizi öldürmeğe kastetmiştir dönelim! dediler. Semetey'in buyruğunu dinlemediler geri döndüler kaçtılar.

Semetey babasından kalma kırk yiğidin ardından yetişip onlara tatlı söz söyledi alttan alıp yalvardı. Semetey onca sözden sonra babasından kalma kırk yiğide söz geçiremeyince onları öldürür. Bu arada Acubey ile Almambet'in birer oğulları olmuştur. Semetey bu çocukları kendisine kardeş edinir.

Birinin adını Kançura ötekinin adını Külçura koyup öyle çağırır. Kançura ile Külçura da büyürler. Büyüyünce Semetey'e hizmet etmeğe başlarlar. Bir gün gelir Semetey Kançura ile Külçura'ya Akın Han'm kızı Ay Çürek'i evlenmek üzere kaçırmak istediğini söyler ve onlardan bu iş için hizmet ister. Bunun için de Akın Han'ın ülkesine sefere çıkılması gerektiğini anlatır. Dediklerini yaparlar Ay Çürek'i kaçırırlar. Gel gelelim Ay Çürek'in bir de nişanlısı vardır ki Kökçe oğlu Ümetey dîye bilinmiştir. Bu Kökçe oğlu Ümetey Ay Çürek'in kaçırılışını kendisine yediremez. O da karşılık olarak Semetey'in sürülerini yağmalar. Bunun üzerine aralarında bir savaş başlar. Birbirlerini karşılıklı olarak yağmalayıp dururlar. Sonunda Semetey Kökçe oğlu Ümetey'e barış teklif eder. Savaştan yorulan Ümetey de bunu kabul eder.

Ümetey'le yaptığı barıştan biraz rahatlayan Semetey başka bir sefere çıkmak için hazırlandığı sırada bir düş görür. Düşünü karısı Ay Çürek'e anlatır. Ay Çürek düşü yorumlayıp:

- Sen bu sefere çıkma der. Çıkarsan başına bir felâket gelecek.

Fakat Semetey inatçıdır. Boş sözlere kulak asacak türden değildir. Karısının düşünü yorumlamasına karşılık:

- Düş dediğin şey saçmalıktır!. diye karşılık verdi.

Böyle demesine rağmen düşünün hayra yorulması için de babasının ruhuna en iyi kısraklarından birini kurban eder. Arkasından Er Kıyas'ın ülkesine akın başlar. Akının en kızışmış zamanında Almambet'in oğlu Kançura Semetey'e ihanet eder ve onu yakalayıp Er Kıyas'a götürür. Semetey'e ihanet etmeyen Külçura'yı da köle olarak kullanırlar. Bu sırada Ay Çürek bir oğlan çocuk doğurmuştur. Ay Çüreğin bir oğlan çocuğu doğurduğunu duyan Er Kıyas çocuğu yaşatmak istemez. Öldürtmeğe çalışır. Oğlunu kurtarmak isteyen Ay Çürek Er Kıyası korkutur:

- Eğer sen benim oğlumu öldürtürsen ben de seni babam Akın Han'a şikâyet ederim ülkeni alt üst ettirir öcümü alırım der.

Er Kıyas korktuğu için çocuğu öldürtmeyip kendine evlât edinerek yanında alıkoyar. Halkını toplayıp çocuğa ad koymak ister. Fakat kimse bir ad bulamaz. Aksakallı Aykoca derler bir ihtiyar vardır sonunda o gelir Ay Çürek'in oğluna Seytek adını verir.

Seytek de büyür delikanlı olur yiğit olur. Külçura'yı koruyup kölelikten kurtarır. Er Kıyas öldürülür. Bunlardan sonra Seytek baba yurduna öz ocağına döner. Babasına ihanet eden Almambet'in oğlu Kançura Seytek'in baba yurduna Bey olmuştur. Üstelik Seytek'in babaannesi Kanıkey'e koyun güttürüp çobanlık yaptırmış işkence etmiştir. Durumu görüp öğrenen Külçura Kançura'yı yakalar ve Kanıkey de onu öldürür. Baba yurduna yerleşen Semetey ise Taşkent'ten Talas'a kadar yayılan geniş ülkeleri yönetimi altına alıp oraların Hanı olur.
 

Konuyu görüntüleyenler

Geri
Üst
Yasal Uyarı Görmek İçin Tıkla