Hoş geldiniz!

Forumumuza Kayıt Olarak, Açmış olduğumuz konulara erişebilir Ve Topluluğumuza Katılabilirsiniz!

Şimdi Kayıt Ol! Giriş yap

islam Hasan-i Basri (Alim)

  • Konbuyu başlatan alemextra 
  • Başlangıç tarihi
alemextra Çevrimdışı

alemextra 

Admin
Admin
Ayın En iyi Posteri
30 Ara 2023
9,179
2
38
konya


Tâbiînin büyüklerinden. Zâhid muhaddis fakîh ve müfessir.

Adi Ebû Sâid el-Hasan b. Ebi'l-Hasan Yesâr el-Basrîdir. Babasi Yesâr Irak'in bir kasabasi olan Meysânlidir. Yesâr Meysan'in fethedilmesi sirasinda esir düsmüs ve buradan efendisinin kendisini âzâd ettigi daha sonra da Hasan-i Basrî'nin annesi Hayrâ ile evlendigi Medine'ye ¤¤¤ürülmüstür. iste Hasan-i Basrî burada Hazreti Ömer'in halifeliginin son ikinci yili olan Hicrî 21 senesinde dogmustur (21/641).

Annesi Hayrâ Peygamberimizin hanimi Ümmü Seleme'ye hizmette bulunmustur. Bu arada Ümmü Seleme'nin Hasan'i emzirdigi ve ondaki hikmet ve belâgatin bundan dolayi oldugu söylenir. Ayrica Ümmü Seleme'nin kendisini Ömer'e ¤¤¤ürdügü ve onun için söyle dua ettigi de rivâyetler arasindadir; "Yâ Rabbi onu dinde fakîh kil ve insanlara sevdir (Ibn Sa'd Tabakât VII/I 114).

Hasan Vâdi'l-Kurâ'da büyümüs ve çocuklugu orada geçmistir. Gençliginde Dogu iran'in fethine (43/663) katilmis bundan kisa bir müddet sonra Horasan vâlisi Rebi' b. Ziyâd'in kâtipliginde bulunmustur. Bundan sonraki hayatinin geri kalanini çogunlukla Basra'da geçirmistir. En son vefât edenleriyle birlikte üç yüz sahâbe ile görüstügü rivâyet edilir.

Bu bakimdan tâbiînin önde gelenlerinden olup ilim ve fazileti zühd ve takvâsi ile meshurdur. Ebû Tâlib Mekkî Hasani Basrî'nin tasavvuf yolunda imamlari oldugunu söylemistir. Enes b. Mâlik kendisine bir mesele soruldugunda onun Hasan-i Basrî'ye de sorulmasini onun derin ilim sahibi oldugunu söylerdi (Ibni Sa'd a.g.e. s. 128).

Insanda bir irade hürriyetinin mevcudiyetini buna bagli olarak da hayir ve serrin islenmesinde kisinin tamamen hür oldugunu kabul eden zühd ve takvâ önderi Hasan-i Basrî persembe aksami vefat etmis ve cuma günü defnedilmistir (110/728). Halkin cenazesine katilmasi muhtesem olmus ve rivâyete göre o gün camide ikindi namazi kilinamamistir (Osman Karadeniz Hasan el-Basrî ve Kelâmî Görüsleri D.E. Ü.ilâhiyet Fak. Dergisi II izmir- 1985).

Hasan-i Basrî'nin çesitli konulardaki görüslerini söylece özetleyebiliriz:

Hasan-i Basrî "Allah mahlûkati ve tabiati yaratti. Hersey yaratilisina uygun olarak hareket eder" demekle kadere inancini açiklayip Kaderiyye gibi düsünmedigini belirtir ve günâhkâr mü'minin münâfik oldugunu söyler.

Ibâdet hayatinda bütün kaide ve emirlerin siki sikiya tatbik edilmesini ister. Nifak ve riyâya siddetle düsman olup amelde ihlâsin bulunmasi gerektigini söyler. "Biz insanin dindarligini sözleriyle degil fiiliyatiyla anlariz" diyerek de uygulamaya önem verdigini belirtir.

O'nu da "eski"ye özlem içinde görmekteyiz. "Eskiden dünya ehli fânî mallarini ilimleri için âlimlere sarfediyorlardi. Bugün âlimler ilimlerini ehl-i dünyanin menfaati onlarin fânî mallari için kullaniyorlar. Dünya ehli mallariyla alimlerden yüz çevirdi ve onlarin ilimlerinden mahrum kaldi. Çünkü alimlerin verdigi hükümlerde talihsiz sonlarini gördüler" der.

Gerçek fakîhin takvâ sahibi oldugunu kimseden himmet beklemedigini kimseye hakaret nazariyla bakmadigini ilmine karsilik bir dal bile beklemedigini çesitli sözlerinde belirtmektedir.

Hasan-i Basrî sûf giyenleri tenkid eden bir sûfî olup Basra'dakilerin ilki degildir. O'nun zühd anlayisi tefekkür nefs muhasebesi dünyadan uzaklasma ve Allah askina dayanmaktadir. "Tefekkür sana iyi ve kötü fiillerini gösteren bir aynadir";

"Mü'min daima nefsinin hâkimidir. Onu Allah için inceler. Dünyada nefsini murâkabe edenlerin hesabi âhirette kolay olacaktir. Kendilerini murâkabe ve muhâsebe etmeyenlerin hesabi da zor olacaktir" dedigi bilinmektedir.

O karsisindakileri egitmek için sorular sorar gerçekleri bizzat kendilerinin bulmasini isterdi. Çünkü kisilerin yalniz ölüp yalniz gömüleceklerini yalniz dirilip yalniz baslarina hesap vereceklerini beyanla herkesin kendisine dönmesinin önemine isaret ederdi. Ona göre düsüncesini âhiret üzerine yogunlastiranlarin dünyadan ve fânî seylerden sevgisini kesmeleri ve her iste Hazret-i Peygamber'in yolunu izlemeleri sarttir.

Hasan-i Basrî hüzünlü olmayi kendine siâr edinen bir sûfi olarak temayüz etmistir. Dünyadan kaçis zâhidâne bir hayat nefsinden hiçbir zaman emin olmama iste bunlarin hepsi O'ndan hükmün kaynagini teskil etmektedir. Hüznü savunan bir sözünde "uzun hüzün iyi amellerin kaynagidir" demektedir" "Yaptiklarinin cezasi olarak bundan böyle az gülsünler çok aglasinlar" (et-Tevbe 9/82) âyetinin isaret ettigi emir çerçevesinde fazla gülmemeyi ögütler fazla gülmenin kalbi öldürdügünü söylerdi.

Kisi bir bütün olarak Kur'ân-i Kerîm'e uygun hareket ederken en küçük kötülükten çekinir her konuda çok titiz olursa o verâ sahibi olmus olur. Bunu Hasan-i Basrî'de su ifadelerle billurlasmis görüyoruz.

"Amellerine bak onlari incele. Çünkü birbirinden kesin sinirlarla ayrilan hayir ve ser tartilacak. En küçük bir hayiri degersiz bulma âhirette o sana fayda verecek. En küçük bir kötülügü zararsiz sayma ahirette aleyhinde olacaktir." Hasan-i Basrî'de Allah aski (muhabbettullah) zirvededir. Bunu hadîsi kudsîden aldigi güçle saglamistir.

"Bana kendilerine farz kildigim seyleri edâ ettigi gibisi ile yaklasani yoktur. Eger kul bana nâfile ibadetlerle yaklasirsa ben onu severim. Ben onu sevince de onun kulagi gözü eli dili ve ayagi olurum. Benimle duyar benimle görür benimle konusur benimle tutar ve benimle yürür" (Buhârî Rikak 38). O'na göre Allah aski manevî hayatin en yüksek noktasidir. Çünkü bu ask Allah'a dogru yükselisin meyvesidir.

Cennette Allah'in zâtinin ihatasiz olarak görülebilecegini kabul eder. iyiligi emir kötülügü nehyetmek kurali O'nun hareket noktasini olusturmaktadir.

Tefsîr ve hadîste tenkid edici fakat gerçekçi bir görüse sahiptir. Müslümanlarin ibâdetlerinde mevcûd Israiliyyat'i biliyor ve onlari bu yanlis inançlardan kurtarmak için korkusuzca mücâdelesini sürdürüyordu.

Bunun yaninda isyan etmeden halifelere bile açikça hatalarini söylemekle cesaret örnegini göstermistir. Haccâc b. Yûsuf'un zulmüne karsi ona kafa tutmustiir. Rûhu sâd olsun... (Hayranî Altintas Tasavvuf Tarihi Ankara Üniversitesi ilâhiyet Fakültesi1986 s. 61-65).
 

Konuyu görüntüleyenler

Yasal Uyarı Görmek İçin Tıkla
Geri
Üst
Combeki Media