- Katılım
- 30 Ara 2023
- Mesajlar
- 9,443
-
-
- Konu Yazar
- #1
Güven ve itimat çocukluk çağından peygamberlik dönemine kadar Efendimiz Muhammed'in (s.a.v.) nitelendiği asil bir ahlâktır. Hatta müşrikler O'nu "doğrıı" ve "güvenilir" (ea-Sâdık el-Emin) olarak tarif etmişlerdir. Bunda İslam'a davet hususunda müslüman çocuğun geleceğini etkileyen ders ve ibretler vardır.
Rasûlüllah (s.a.v.) babasının malı konusunda çocuğun sorumluluğunu sınırlamıştır. Buna göre çocuk israf ve savurganlık yapmadan malı koruyabiliyorsa "güvenilir" olmaktadır. Nitekim "Çocuk babasının malı konusunda çobandır. O da sürüsünden (mala göz kulak olmaktan) sorumludur" hadisi bunu ifade etmektedir. (498)
Rasulüllah'ın (s.a.v.) güven ahlâkına bunun çocukta kökleşmesine ihtimam gösterdiğini; bu hususta çocuğun yanlışına razı olmadığını buna aykırı hareket etmesi durumunda kulağını bükerek onu cezalandırdığını görmekteyiz.
.
Abdullah b. Büsr anlatıyor: Anam bir salkım üzümle beni Rasûlüllah'a (s.a.v.) göndermişti. Ben de Rasûlüllah'a (s.a.v.) ulaştırmadan önce ondan biraz yedim. Nihayet onu götürünce Rasulüllah (s.a.v.) kulağımı tuttu ve "Ey hilekâr!" dedi. (499)
(498) Bu konuda İ4bn Teymiyye'nin es-Siyasetü'ş-Şer'iyye adlı eserine bakınız.
(499) Nevevi Ezkar.
Muhammed Nûr Süveyd