Hoş geldiniz!

Forumumuza Kayıt Olarak, Açmış olduğumuz konulara erişebilir Ve Topluluğumuza Katılabilirsiniz!

Şimdi Kayıt Ol! Giriş yap

islam Gerçek Aşk

  • Konbuyu başlatan alemextra 
  • Başlangıç tarihi
alemextra Çevrimdışı

alemextra 

Admin
Admin
Ayın En iyi Posteri
30 Ara 2023
9,177
2
38
konya
Gerçek Ask
Ey dostlar! Bu hikayeyi dinleyiniz. Hakikatte o bizim bu günkü halimizdir

Bundan evvelki bir zamanda bir padisah vardi. O hem dünya hem din saltanatina malikti. Padisah bir gün hususi adamlari ile av için hayvana binmis giderken ana caddede bir halayik gördü. O halayigin kölesi oldu. Can kusu kafeste çirpinmaya basladi. Mal verdi o halayigi satin aldi.Onu alip arzusuna nail oldu. Fakat kazara o halayik hastalandi.

Birisinin esegi varmis fakat palani yokmus. Palani ele geçirmis bu sefer esegi kurt kapmis. Birisinin ibrigi varmis fakat suyu elde edememis. Suyu bulunca da ibrik kirilmis!

Padisah sagdan soldan hekimler topladi. Dedi ki: “Ikimizin hayati da sizin elinizdedir. Benim hayatim bir sey degil asil canimin cani odur. Ben dertliyim hastayim dermanim o .Kim benim canima derman ederse benim hazinemi incimi ve mercanimi ( atiye ve ihsanimi) o aldi (demektir)”.

Hepsi birden dediler ki: “Canimiz feda edelim. Beraberce düsünüp beraberce tedavi edelim. Bizim her birimiz bir alem Mesih’idir elimizde her hastaliga bir ilaç vardir.”

Kibirlerinden Allah isterse (insaallah ) demediler. Allah da onlara insanlarin acizligini gösterdi.”Insaallah” sözünü terk ettiklerini söylemeden maksadim insanlarin yürek katiligini ve magrurlugunu söylemektir. Yoksa arizi bir halet olan insaallah’i söylemeyi unuttuklarini anlatmak degildir. Hey gidi nice insaallahi diliyle söylemeyen vardir ki cani “insaallah” la es olmustur.

Ilaç ve tedavi nevinden her ne yapildi ise hastalik artti maksat da hasil olmadi.O halayikcagiz hastaliktan kil gibi olunca padisahin kanli göz yasi irmaga döndü. Kazara sirkengübin safrayi arttirdi. Badem yagi da kuruluk tesirini göstermeye basladi. Karahelileyle kabiz oldu ferahligi gitti; su neft gibi atese yardim etti.

Padisah hekimlerin aciz kaldiklarini görünce yalinayak mescide kostu.Mescide gidip mihrap tarafina yöneldi. Secde yeri göz yasindan sirsiklam oldu.Yokluk istigrakindan kendisine gelince agzini açti hos bir tarzda medhü senaya basladi:
“En az bahsisi dünya mülkü olan Tanrim! Ben ne söyleyeyim? Zaten sen gizlileri bilirsin.Ey daima dilegimize penah olan Tanri! Biz bu sefer de yolu yanildik.Ama sen “Ben gerçi senin gizledigin seyleri bilirim. Fakat sen yine onlari meydana dök” dedin.

Padisah ta can evinden cosunca bagislama denizi de cosmaya basladi.Aglama esnasinda uykuya daldi. Rüyasinda bir pir göründü.
Dedi ki: “Ey padisah müjde; dileklerin kabul oldu. Yarin bir yabanci gelirse o bizdendir.O gelen hazik hekimdir. Onu dogru bil çünkü o emin ve gerçek erenlerdendir.Ilacinda kati sihri gör mizacinda da Hak kudretini müsahede et.”

Vade zamani gelip gündüz olunca... günes dogudan görünüp yildizlari yakinca:Rüyada kendine gösterdikleri zati görmek için pencerede bekliyordu.Bir de gördü ki faziletli fevkalade hünerli bilgili bir kimse gölge ortasinda bir günes;Uzaktan hilal gibi erismekte yok oldugu halde hayal seklinde var gibi görünmekte.

Ruhumuzda da hayal yok gibidir. Sen bütün bir cihani hayal üzere yürür gör!Onlarin baslari da savaslari da hayale müstenittir. Ögünmeleri de utanmalari da bir hayalden ötürüdür.Evliyanin tuzagi olan o hayaller Tanri bahçelerindeki ay çehrelilerin akisleridir.

Padisahin rüyada gördügü hayal de o misafir pirin çehresinde görünüp duruyordu.Padisah bizzat abeyincilerin yerine kostu o gaipten gelen konugun huzuruna vardi.Her ikisi de asinalik (yüzgeçlik) ögrenmis bir tek denizdi her ikisi de dikilmeksizin birbirine dikilmis baglanmislardi.
Padisah: “Benim asil sevgilim sensin o degil. Fakat dünyada is isten çikar.Ey aziz sen bana Mustafa’sin. Ben de sana Ömer gibiyim. Senin hizmetin ugrunda belime gayret kemerini bagladim” dedi.

Tanri’dan edebe muvaffak olmayi dileyelim. Edebi olmayan kimse Tanri’nin lütfundan mahrumdur.Edebi olmayan yalniz kendine kötülük etmis olmaz. Belki bütün dünyayi atese vermis olur.

Alisverissiz dedikodusuz Tanri sofrasi gökten iniyordu.Musa kavmi içinde birkaç kimse terbiyesizce “hani sarimsak mercimek” dediler.Ondan sonra gökyüzünün sofrasi ekmegi kesildi; ekme bel belleme orak sallama kaldi.Sonra Isa sefaat edince Hak yemek sofrasi ve tabaklarla ganimetler gönderdi.Yine küstahlar edebi terk ederek sofradan yemek artigini asirdilar.

Isa bunlara yalvardi. “Bu devamlidir yeryüzünden kalkmaz.Bir ulu kisinin sofrasi basinda kötü zanna düsmek ve harislik etmek küfürdür” dedi.O rahmet kapisi hirslarindan dolayi bu görmedik dilencilerin yüzlerine kapandi.Zekat verilmeyince yagmur bulutu gelmez zinadan dolayi da etrafa veba yayilir.Içine kasavetten gussadan ne gelirse korkusuzluktan ve küstahliktan gelir.

Kim dost yolunda pervasizlik ederse erlerin yolunu vurucudur namert odur.Edepten dolayi bu felek nura gark olmustur: Yine edepten dolayi melekler masum ve tertemiz olmuslardir.Günesin tutulmasi küstahlik yüzündendir. Bir melek olan Azazil de yine küstahlik yüzünden kapidan sürülmüstür.

Kollarini açip onu kucakladi ask gibi gönlüne aldi caninin için çekti.Elini alnini öpmege oturdu yeri geldigi yolu sormaya basladi.Sora sora odanin baskösesine kadar çekti ve dedi ki: “Nihayet sabirla bir define buldum.

Ey vuslati her sualin cevabi! Senin yüzünden nisligin anahtaridir” sözünün manasi Ey vuslati her sualin cevabi! Senin yüzünden müskül konusmaksizin dedikodusuz hallolur gider.Sen gönlümüzde onlarin tercümanisin her ayagi çamura batanin elini tutan sensin.

Ey seçilmisey Tanri’dan razi olmus ve Tanri rizasini kazanmis kisi merhaba! Sen kaybolursan hemen kaza gelir feza daralir.Sen kavmin ulususun sana müstak olmayan seni arzulamayan bayagilasmistir. Bundan vazgeçmezse...”O agirlama o hal hatir sorma meclisi geçince o zatin elini tutup hareme gootürdü.

Padisah hastayi ve hastaligini anlatip sonra onu hastanin yanina gootürdü.Hekim hastanin yüzünü görüp nabzini sayip idrarini muayene etti. Hastaliginin arazini ve sebeplerini de dinledi.
Dedi ki: “Öbür hekimlerin çesitli tedavileri tamir degil; büsbütün harap etmisler. Onlar iç ahvalinden haberdar degildirler. Körlüklerinden hepsinin akli disarida.” Hekim hastaligi gördü gizli sey ona açildi. Fakat onu gizledi ve sultana söylemedi. Hastaligi safra ve sevdadan degildi.

Her odunun kokusu dumanindan meydana çikar. Inlemesinden gördü ki o gönül hastasidir. Vücudu afiyettedir ama o gönüle tutulmustur. Asiklik gönül iniltisinden belli olur hiçbir hastalik gönül hastaligi gibi degildir.

Asigin hastaligi bütün hastaliklardan ayridir. Ask tanri sirlarinin usturlabidir. Asiklik ister cihetten olsun ister bu cihetten... akibet bizim için o tarafa kilavuzdur. Aski serh etmek ve anlatmak için ne söylersem söyliyeyim...

asil aska gelince o sözlerden mahcup olurum. Dilin tefsiri gerçi pek aydinlaticidir fakat dile düsmeyen ask daha aydindir. Çünkü kalem yazmada kosup durmaktadir ama ask bahsine gelince; çatlar aciz kalir. Askin serhinde akil çamura saplanmis esek gibi yatti kaldi. Aski asikligi yine ask serh etti.

Günesin vucuduna delil yine günestir. Sana delil lazim ise günesten yüz çevirme. Gerçi gölgede günesin varligindan bir nisan verir fakat asil günes her an can nuru bahseyler. Gölge sana gece misali gibi uyku getirir. Ama günes doguverince ay yarilir (nuru görünmez olur). Zaten cihanda günes gibi misli bulunmaz bir sey yoktur. Baki olan can günesi öyle bir günestir ki asla gurub etmez.

Günes gerçi tektir fakat onun mislini tasvir etmek mümkündür. Ama kendisinden esir olan günes öyle bir günestir ki ona zihinde de disarida da benzer olamaz. Nerede tasavvurda onun sigacagi bir yer ki misli tasvir edilebilsin!

Semseddin’in sözü gelince dördüncü kat gögün günesi basini çekti gizlendi. Onun adi anilinca ihsanlarindan bir remzi anlatmak vacip oldu.Can su anda etegimi çekiyor. Yusuf’un gömleginden koku almis! “Yillarca süren sohbet hakki için o güzel hallerden tekrar bir hali söyle anlat. Ki yer gök gülsün sevinsin.

Akil ruh ve göz de yüz derece daha fazla sevince neseye dalsin” (diyor). “Beni külfete sokma çünkü ben simdi yokluktayim. Zihnim durakladi onu görmekten acizim. Ayik olmayan kisinin her söyledigi söz... dilerse tefekküre düssün dilerse haddinden fazla zarafet satmaya kalkissin... yarasir söz degildir.

Esi bulunmayan o sevgilinin vasfina dair ne söyleyeyim ki bir damarim bile ayik degil! Bu ayriligin bu ciger kaninin serhini simdi geç baska bir zamana kadar bunu birak!”
(Can) dedi ki: “Beni doyur çünkü ben açim. Çabuk ol çünkü vakit keskin bir kiliçtir. Ey yoldas ey arkadas! Sufi vakit ogludur (bulundugu vaktin iktizasina göre is görür). “Yarin” demek yol sartlarindan degildir. Sen yoksa sufi bir er degilmisin? Vara veresiyeden yokluk gelir”.

Ona dedim ki: “Sevgilinin sirlarini gizli kapakli geçmek daha hostur. Sen artik hikayelere kulak ver isi onlardan anla! Dilbere ait sirlarin baskalarina ait sözler içinde söylenmesi daha hostur.” O “Bunu apaçik söyle ki dini açik olarak anmak gizli anmaktan iyidir.

Perdeyi kaldir ve açikça söyle ki ben güzelle gömlekli olarak yatmam” dedi.
Dedim ki: “O apaçik soyunur çirilçiplak bir hale gelirse ne sen kalirsinne kucagin kalir ne belin! Iste ama derecesine göre iste; bir otun bir dagi çekmeye kudreti yoktur.

Bu alemi aydinlatan günes bir parçacik yaklasti mi her sey yandi gitti! Fitneyi kargasaligi ve kan dökücülügü arastirma Sems-i Tebrizi’den bundan fazla bahsetme. Bunun sonu yoktur; sen yine hikayeye basla onu tamamlamana bak.

(Hekim) dedi ki: “Ey padisah evi halvet et yakini da uzaklastir.Köseden bucaktan kimse kulak vermesinde ben bu cariyecikten bir seyler sorayim.”

Oda bosaltildi Hekim ile hastadan baska kimsecikler kalmadi. Hekim tatlilikla yumusak yumusak dedi ki: “Memleketin neresi? Çünkü her memleket halkinin ilaci baska baskadir. O memlekette akrabandan kimler var? Kime yakinsiniz; neye baglisiniz? Elini kizin nabzina koyup birer birer felekten çektigi cevir ve mesakkati soruyordu.

Bir adamin ayagina diken batinca ayagini dizi üstüne kor. Igne ucu ile diken basini arar durur bulamazsa orasini dudagi ile islatir. Ayaga batan dikeni bulmak bu derece müskül olursa yürege batan diken nicedir? Cevabini sen ver! Her çer çöp (mesabesinde olan) gönül dikenini göreydi gamlar kederler; herkese el uzatabilir miydi?

Bir kisi esegin kuyrugu altina diken kor. Esek onu oradan çikarmasini bilmez boyuna çifte atar. Ziplar zipladikça da diken daha kuvvetli batar. Dikeni çikarmak için akilli bir adam lazim. Esek dikeni çikarabilmek için can acisi ile çifte atar durur ve yüz yerini daha yaralar. O diken çikaran hekim üstaddi .

Halayigin her tarafina elini koyup muayene ediyordu. Halayiktan hikaye yolu ile dostlarin ahvalini sormakta idi. Kiz bütün sirlarini hekime açikça söylemekte kendi duragindan efendilerinden sehrinden ve sehrinin disindan bahsetmekteydi.

Hekim kizin anlatmasina kulak vermekte nabzina ve nabzinin atmasina dikkat etmekte idi. Nabzi kimin adi anilinca atarsa cihanda gönlünün istedigi odur(diyordu). Memleketinde ki dostlarini saydi döktü. Ondan sonra diger bir memleketi andi. “Memleketinden çikinca en evvel hangi memlekette bulundun?”dedi.

Kiz bir sehrin adini söyleyip geçti. Fakat yüzünün rengi nabzinin atmasi baskalasmadi.Efendileri ve sehirleri birer birer saydi;o yerleri yurtlari oralarda geçirdigi zamanlari tuz ekmek yedigi kisileri tekrar tekrar söyledi.Sehir sehir ev ev saydi döktü kizin ne damari oynadi ne çehresi sarardi.

Hekim seker gibi Semerkand sehrini soruncaya kadar kizin nabzi tabii haldeydi fazla atmiyordu.Semerkand’i sorunca nabzi atti çehresi kizardi sarardi. Çünkü o Semerkad’li bir kuyumcudan ayrilmisti.O hekim hastadan bu sirri elde edip o dert ve belanin aslina erisince:“Onun semti hangi mahallede?” diye sordu. Kiz “Köprü basinda Gatfer mahallesinde” dedi.

Hekim “Hastaliginin ne oldugunu hemen anladim. Seni tedavi hususunda sihirler gösterecegim;Sevin ilisik etme emin ol ki yagmur çimenlere ne yaparsa ben de sana onu yapacagim;Ben senin gamini çekmekteyim sen gam yeme; ben sana yüz babadan daha sefkatliyim;Aman sakin ha bu sirri kimseye söyleme; padisah senden bunu ne kadar sorup sorustursa yine sakla;Sirlarin gönülde gizli kalirsa o muradin çabucak hasil olur;dedi.

Peygamber demistir ki: “Her kim sirrini saklar ise çabucak muradina erisir.” Tohum toprak içinde gizlenince onun gizlenmesi bahçenin yesillenmesi ile neticelenir. Altin ve gümüs gizli olmasalardi...

madende nasil musaffa olurlar nasil altin ve gümüs haline gelirlerdi? O hekimin vaadleri ve lütuflari hastayi korkudan emin etti. Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder içten gelmeyen vaadler ise insani istiraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri akip duran eseri daima görünen hazinedir. Ehil olmayanlarin kerem sahibi bulunmayanlarin vaadleri ise gönül azabidir.

Ondan sonra hekim kalkip padisahin huzuruna gitti.; padisahi bu meseleden birazcik haberdar etti. Dedi ki: “Çare sundan ibaret: bu derdin iyilesmesi için o adami getirelim. Kuyumcuyu o uzak sehirden çagir onu altinla elbise ile aldat.” Padisah hekimden bu sözü duyunca nasihatini candan gönülden kabul etti. O tarafa ehliyetli kifayetli adil bir iki kisiyi elçi olarak gönderdi.

O iki bey kuyumcuya padisahtan mustucu olarak Semerkand’e kadar geldiler. Dediler ki: “Ey lütuf sahibi üstad ey marifette kamil kisi! Ögülmen sehirlere yayilmistir. Iste filan padisah kuyumcubasilik için seni seçti. Zira (bu iste) pek büyüksün pek kamilsin. Simdilik su elbiseyi altin ve gümüsü al da gelince de padisahin havassindan ve nedimlerinden olursun.”

Adam çok mali çok parayi görünce gururlandi sehirden çoluk çocuktan ayrildi. Adam neseli bir halde yola düstü. Haberi yoktu ki padisah canina kastetmisti. Arap atina binip sevinçle kosturdu kendi kaninin diyetini elbise sandi.

Ey yüzlerce razilikla sefere düsen ve bizzat kendi ayagi ile kötü bir kazaya giden. Hayalinde mülk seref ve ululuk. Fakat Azrail “Git evet muradina erisirsin” demekte!

O garip kisi yoldan gelince hekim onu padisahin huzuruna gootürdü; Güzellik mumunun basi ucunda yakilmasi için onu padisahin yanina izzet ve ikramla iletti.

Padisah onu görünce pek agirladi altin hazinesini ona teslim etti. Sonra hekim dedi ki: “Ey büyük sultan o cariyecigi bu tacire ver ki visali ile iyilessin visalinin suyu o atesi gidersin.”

Padisah o ay yüzlüyü kuyumcuya bahsetti o iki sohbet müstakini birbirine çift etti. Alti ay kadar murat alip murat verdiler. Bu suretle o kiz da tamamen iyilesti.

Ondan sonra hekim kuyumcuya bir serbet yapti kuyumcu içti kizin karsisin da erimeye basladi. Hastalik yüzünden kuyumcunun güzelligi kalmayinca kizin cani onun derdinden azat oldu ondan vazgeçti. Kuyumcu çirkinlesip hastalaninca kizin gönlüde yavas yavas ondan sogudu.

Ancak zahiri güzellige ait bulunan asklar ask degildir. Onlar nihayet bir ar olur. Keske kuyumcu bastan basa ayip ve ar olsaydi tamami ile çirkin bulunsaydi da basina bu kötü hal gelmeseydi! Kuyumcunun gözünden irmak gibi kanlar akti yüzü canina düsman kesildi.

Tavus kusunun kanadi kendisine düsmandir. Nice padisahlar vardir ki kuvvet ve azametleri helaklerine sebep olmustur.

Kuyumcu”Ben o ahuyum ki göbegimin miskinden dolayi bu avci benim saf kanimi dökmüstür. Ah ben o sahra tilkisiyim ki postum için beni tuzaga düsürüp tuttular basimi kestiler. Ah ben o filim ki disimi elde etmek için filci benim kanimi döktü. Beni benden asagi birisi için öldüren kanimi döken; bilmiyor ki benim kanim uyumaz! Bu gün bana ise yarin onadir. Böyle benim gibi bir adamin kani nasil zayi olur?
Duvar gerçi (günün ilk kisminda yere) uzun bir gölge düsürür; fakat o gölge gölgeyi meydana getirene avdet eder.

Bu cihan dagdir bizim yaptiklarimiz ses. Seslerin aksi yine bizim semtimize gelir” dedi.Kuyumcu bu sözleri söyledi ve hemen toprak altina gitti.
O cariyecik de asktan ve hastaliktan arindi tertemiz oldu. Çünkü ölülerin aski ebedi degildir çükü ölü tekrar bize gelmez.

Diri ask ruhta ve gözdedir. Her anda goncadan daha taze olur durur. O dirinin askini seç ki bakidir ve canina can katan saraptan sana sakilik eder.

O ‘nun askini seç ki bütün peygamberler onun aski ile kuvvet ve kudret buldular is güç sahibi oldular. Sen “Bize o padisahin huzuruna Varmaya izin yoktur” deme. Kerim olan kisilere hiçbir is güç degildir.

O adamin hekimin eliyle öldürülmesi ne ümit içindi ne korkudan dolayi. Tanrinin emri ve ilhami gelmedikçe hekim onu padisahin hatiri için öldürmedi.

Hizir’in o çocugun bogazini kesmesindeki sirri halkin avam kismi anlayamaz.
Tanri tarafindan vahiy ve cevaba nail olan kisi her ne buyurursa o buyruk dogrunun ta kendisidir. Can bagislayan kisi öldürse de caizdir. O naibdir eli tanri elidir.

Ismail gibi onun önüne bas koy. Kilicinin önünde sevinerek gülerek can ver. Ki Ahmed’in pak cani Ahad’la ebediyse senin caninda ebede kadar sevinçli ve gülümser bir halde kalsin. Asiklar ferah kadehini güzellerin elleri ile öldürdükleri vakit içerler.

Padisah o kani sehvet ugruna dökmedi. Suizanda bulunma münakasayi birak. Sen onun hakkinda kötü ve pis is isledi deyip fena bir zanda bulundun. Su süzülüp durulunca berrak bir hale gelince bu berraklikta bulaniklik ve tortu kalir mi süzülüs suda tortu birakir mi?

Bu riyazatlar bu cefa çekmeler ocagin posayi gümüsten çikarmasi içindir.Iyinin kötünün imtihani altinin kaynayip tortusunun üste çikmasi içindir.
Eger isi tanri ilhami olmasaydi o yirtici bir köpek olurdu padisah olmazdi. Sehvetten de tertemizdi hirstan da nefis isteginden de. Güzel bir is yapti fakat zahiren kötü görünüyordu.

Hizir denizde gemiyi deldi ise de onun bu delisinde yüzlerce saglamlik vardi. O kadar nur ve hünerle beraber Musa’nin vehmi ondan mahçuptu; artik sen kanatsiz uçmaya kalkisma. O kirmizi güldür sen ona kan deme. O akil sarhosudur sen ona deli adi takma. Onun muradi Müslüman kani dökmek olsaydi kafirim onun adini agzima alirsam! Ars kötü kisinin ögülmesinden titrer; suçlardan ve süpheli seylerden korunan kisi de kötü methedilince metheden kisi hakkinda fena bir zanna düser.

O padisahti hem de çok uyanik bir padisah. Has bir zatti hem de tanri hasi. Bir kisiyi böyle bir padisah öldürürse onu iyi bir bahta eristiriren iyi bir makama çeker yüceltir.Eger onu kahretmede yine onun için bir fayda görmeseydi; o mutlak lütuf nasil olurda kahretmeyi isterdi?

Çocuk hacamatcinin nesterinden titrer durur esirgeyen ana ise onun gamindan sevinçlidir. Yari can alir yüz can bagislar. Senin vehmine gelmeyen o sey yok mu? Onu verir. Sen kendince aklindan bir kiyas yapmaktasin ama çok pek çok uzaklara düsmüssün; iyice bak!
 

Konuyu görüntüleyenler

Yasal Uyarı Görmek İçin Tıkla
Geri
Üst
Combeki Media