- Katılım
- 29 Ocak 2024
- Mesajlar
- 59
-
-
- Konu Yazar
- #1
Enam Sûresi Türkçe Meali
1- Hamd gökleri ve yeri yaratan karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşit sayıyorlar.
2- Sizi çamurdan yaratan sonra size bir ecel takdir eden O'dur. Tayin edilen bir ecel de (kıyamet zamanı) O'nun katındadır. Sonra bir de şüphe ediyorsunuz.
3- O göklerde de yerde de (tek) Allah'tır. Sizin gizlinizi açığınızı ve ne kazandığınızı bilir.
4- Onlara Rab'lerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez ki ondan yüz çevirmesinler.
5- Hak kendilerine gelince onu yalanladılar. Alaya aldıkları şeyin haberi yakında kendilerine gelecektir.
6- Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkanları onlara vermiştik. Onlara gökten bol bol yağmur indirmiş altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Ve kendilerinden sonra başka bir nesil yarattık.
7- Eğer sana kağıtta yazılı bir kitap indirmiş olsak da onu elleriyle tutsalardı yine de o kâfirler: "Muhakkak ki bu apaçık bir sihirdir" derlerdi.
8- "O'na bir melek indirilmeli değil miydi?" dediler. Eğer bir melek indirseydik iş bitirilmiş olurdu sonra kendilerine hiç göz açtırılmazdı.
9- Eğer Peygamberi biz bir melek yapsaydık yine de onu bir adam şeklinde yapardık ve onları yine düştükleri kuşkuya düşürürdük.
10- Senden önce de peygamberlerle alay edilmişti. Fakat onlardan alay edenleri alay ettikleri şey kuşatıverdi.
11- De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün!".
12- De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allah'ındır" de. O rahmet etmeyi kendi nefsine yazmıştır. Sizi varlığında asla şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini zarara sokanlar inanmazlar.
13- Gecede gündüzde barınan her şey O'nundur. O işitendir bilendir.
14- De ki: "Gökleri ve yeri yoktan var eden besleyen fakat kendisi beslenmeyen Allah'tan başka dost mu tutayım?" "Ben İslâm olanların ilki olmakla emrolundum" de ve sakın Allah'a ortak koşanlardan olma.
15- De ki: "Eğer Rabbime isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım".
16- O gün kimden azab giderilirse kuşkusuz Allah ona rahmet etmiştir. İşte apaçık kurtuluş budur.
17- Allah sana bir zarar dokundurursa onu yine kendisinden başka açacak yoktur. Ve eğer sana bir hayır dokundursa kuşkusuz O herşeyi yapabilendir.
18- O kullarının üstünde tam hâkimdir. O hüküm ve hikmet sahibidir herşeyden haberdardır.
19- De ki: "Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür?". De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur'ân vahyolundu ki onunla hem sizi hem de sizden sonra kendisine ulaşan herkesi uyarayım. Allah'la beraber başka ilâhlar olduğuna siz gerçekten şahitlik eder misiniz?" De ki: "Ben buna şahitlik etmem". "O ancak ve ancak bir tek ilâhtır ve gerçekten ben sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım"de.
20 - Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler Peygamber'i kendi oğullarını bildikleri gibi bilirler. Kendilerine yazık edenler var ya! İşte onlar iman etmezler.
21- Allah'a iftira ederek yalan uydurandan veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Hiç şüphe yok ki zalimler kurtuluşa eremezler.
22- O gün hepsini mahşere toplayacağız. Sonra Allah'a ortak koşanlara: " Hani nerede o Allah'a ortak saydığınız ortaklarınız?" diyeceğiz.
23- Sonra (Onlar): "Rabbimiz Allah'a yemin ederiz ki biz müşriklerden değildik" demekten başka bir özür bulamayacaklar.
24- Bak vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti.
25- İçlerinden seni dinleyenler de vardır fakat biz onu anlamalarına engel olmak için kalblerinin üstüne örtüler kulaklarının içine de ağırlık koyduk. Onlar bütün delilleri görseler bile yine ona inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle tartışırlar. Ve o kâfirler: "Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" derler.
26- Onlar insanları Kur'ân'a iman etmekten menederler hem de kendileri ondan uzak dururlar. Böylece yalnız kendilerini mahvediyorlar ama farkında değiller.
27- Onların ateşin üzerinde durduruldukları zaman: "Ne olurdu dünyaya döndürülseydik Rabb'imizin âyetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydık" dediklerini bir görsen!
28- Hayır daha önce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan yoksa geri çevrilselerdi yine menedildikleri şeyi yapmaya dönerlerdi. Çünkü onlar yalancıdırlar.
29- Dediler ki:" Dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur biz diriltilecek değiliz".
30- Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman onları bir görsen! Rableri onlara şöyle der: "Bu bir gerçek değil midir?". Onlar da: "Rabbimize yemin ederiz ki gerçektir" derler. Rableri de onlara: "Öyleyse inkârınız sebebiyle azabı tadın!" der.
31- Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. Kıyamet günü ansızın gelince onlar günahlarını sırtlarına yüklenmiş olarak şöyle derler: "Dünyada yaptığımız kusurlardan dolayı yazıklar olsun bize!" Bakın yüklendikleri günah ne kötüdür!
32- Dünya hayatı eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. Aklınızı kullanmaz mısınız?
33 - Onların söylediklerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz. Onlar aslında seni yalanlamıyorlar fakat o zalimler Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar.
34- Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Allah'ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz ki sana peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir.
35- Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse haydi gücün yetiyorsa yerin içine (inebileceğin) bir delik ya da göğe (çıkabileceğin) bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi elbette onları hidayet üzerinde toplardı. O halde cahillerden olma!
36- Daveti ancak dinleyenler kabul ederler. Ölülere gelince Allah onları diriltir sonra O'na döndürülürler.
37- Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?" De ki: "Şüphesiz ki Allah bir mucize indirmeye kâdirdir fakat çokları bilmezler".
38- Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar.
39- Âyetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi şaşırtır dilediği kimseyi de doğru yola koyar.
40- De ki: "Kendinizi hiç düşündünüz mü Allah'ın azabı size gelse veya kıyamet vakti gelse Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer sözünde doğru kimselerseniz cevap verin".
41- Hayır yalnız o Allah'a yalvarırsınız. O da dilerse kaldırılmasını istediğiniz belayı kaldırır ve o zaman ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz.
42- Şüphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık.
43- Hiç olmazsa kendilerine baskınımız geldiği zaman olsun yalvarmalı değiller miydi? Fakat kalbleri katılaştı ve şeytan yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi.
44- Kendilerine hatırlatılanları unuttuklarında onlara her şeyin kapısını açtık. Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalınca onları azabımızla ansızın yakalayıverdik. Hemen ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler.
45- Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.
46- De ki: "Söyleyin bakalım eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alır da kalblerinize mühür vurursa Allah'tan başka onları size getirecek tanrı kimdir?". Dikkat et âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklıyoruz sonra da onlar yüz çeviriyorlar?
47- De ki: "Söyler misiniz bana! Size Allah'ın azabı ansızın veya açıkça gelirse zalim toplumdan başkası mı helak olur?"
48- Biz peygamberleri ancak rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri olmak üzere göndeririz. Artık kim iman edip durumunu düzeltirse onlara hiç korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.
49- Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince yapmakta oldukları fenalıklar yüzünden onlara azap dokunacaktır.
50- De ki: "Size Allah'ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Ve size ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum." De ki: "Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?"
51- Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Onlar için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir şefaatçi vardır. Gerekir ki Allah'tan korkarlar.
52- Sırf Allah'ın rızasını dileyerek sabah akşam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin onlar da senin hesabından sorumlu değiller. Onları yanından kovduğun takdirde zalimlerden olursun.
53- Biz onlardan kimini kimi ile "Allah aramızdan bunlara mı lutfunu layık gördü" desinler diye işte böyle imtihan ettik. Allah şükredenleri daha iyi bilen değil midir?
54- Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder kendini düzeltirse muhakkak ki O bağışlayan esirgeyendir".
55- Suçluların tuttuğu yol açığa çıksın diye âyetleri işte böyle genişçe açıklıyoruz.
56- De ki: "Şüphesiz ki bana Allah'tan başka yalvardıklarınıza ibadet etmem yasaklandı". De ki: "Sizin çarpık isteklerinize uymayacağım (eğer uyarsam) o zaman sapıtmış olur doğru yolda gidenlerden olmamış olurum".
57- De ki: "Ben Rabbimden apaçık bir delile dayanmaktayım siz ise onu yalanladınız. O çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde değildir hüküm ancak Allah'a aittir gerçeği O anlatır ve O hakkı bâtıldan ayırdedenlerin en hayırlısıdır".
58- De ki: "Sizin çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde olsaydı benimle sizin aranızdaki durum herhalde sonuçlanmış olurdu. Allah zulmedenleri en iyi bilendir".
59- Gaybın anahtarları O'nun katındadır onları O'ndan başkası bilmez karada ve denizde olanları O bilir ve bir yaprak düşmez ki onu O bilmesin; ne toprağın karanlıklarında bir tane ne de kuru ve yaş hiçbir şey yoktur ki o herşeyi açıklayan Kitap'ta bulunmasın.
60- Sizi geceleyin ölü gibi uyutan gündüzün ne yaptıklarınızı bilen sonra ölüm ânı gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandırıp kaldıran O'dur. Sonunda da dönüşünüz ancak O'nadır. Sonra bütün yaptıklarınızı size O haber verecektir.
61- O kulları üzerinde hükümranlığı sürdürür ve size koruyucular gönderir sonunda sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz hiç eksiklik yapmadan onun canını alırlar.
62- Sonra da gerçek Mevlâlarına döndürülürler. Dikkatli olun hüküm ancak O'nundur ve O hesap görenlerin en süratlisidir.
63- De ki: "Bizi bu tehlikeden kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız" diye gizli ve aşikâr O'na yalvarıp dururken karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?
64- De ki: "Allah sizi ondan ve bütün sıkıntılardan kurtarır sonra da siz yine ortak koşarsınız".
65- De ki: "O'nun üstünüzden ve ayaklarınızın altından azab göndermeye yahut sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter". Bak âyetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki onlar iyice anlasınlar.
66- Kavmin o (Kur'ân'ı) yalan saydı halbuki o gerçektir . De ki: " Ben sizin vekiliniz değilim".
67- Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır siz de onu yakında bileceksiniz.
68- Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk o zalimler topluluğuyla oturma.
69- Allah'tan korkanlara o zalimlerin hesabından bir sorumluluk yoktur. Fakat bu bir hatırlatmadır. Gerekir ki sakınırlar.
70- Dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helake atmamasını kendisi için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile hatırlat. O azaptan kurtulmak için bütün varını feda etse kendisinden alınmaz. Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır. Onlar için inkâr ettiklerinden dolayı kaynar bir içecek ve can yakıcı bir azab vardır.
71- De ki: "Biz Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Allah bizi doğru yola kavuşturduktan sonra ardımıza mı dönelim? Arkadaşları bize gel diye doğru yola çağırdıkları halde yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayartarak uçuruma çektikleri ahmak gibi mi olalım?". De ki: "Allah'ın gösterdiği yol yegane doğru yoldur. Bize bütün âlemlerin Rabb'ine teslim olmamız emrolundu".
72- Bize: "Namazı dosdoğru kılın Allah'a karşı gelmekten sakının" (diye emredildi) toplanacağınız yer O'nun huzurudur.
73- Gökleri ve yeri yerli yerince yaratan O'dur. Bir şeye "ol" dediği gün hemen oluverir. O'nun sözü haktır. "Sûr"a üfürüldüğü gün de mülk ancak O'nundur. O gizliyi ve açığı bilendir. O hikmet sahibi her şeyden haberdardır.
74- İbrahim babası Âzer'e demişti ki: "sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum".
75- Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki kesin inananlardan olsun.
76- Üzerine gece bastırınca bir yıldız gördü:"Rabb'im budur" dedi. Yıldız batınca da:" Ben batanları sevmem" dedi.
77- Ay'ı doğarken gördü: "Rabb'im budur" dedi. O da batınca: "Yemin ederim ki Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum" dedi.
78- Güneş'i doğarken görünce: "Rabb'im budur bu hepsinden büyük" dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım".
79- "Ben yüzümü tamamen gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah'a ortak koşanlardan değilim".
80- Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da onlara dedi ki: "Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O'na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum ancak Rabbimin dilediği şey hariç. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hiç düşünmez misiniz?"
81- "Hakkında hiçbir delil indirmediği halde siz Allah'a ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da ben sizin ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım?" Eğer bilirseniz söyleyin bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layıktır?
82- İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
83- İşte bunlar kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Muhakkak Rabbin hikmet sahibidir bilendir.
Devamı Aşağıda
1- Hamd gökleri ve yeri yaratan karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşit sayıyorlar.
2- Sizi çamurdan yaratan sonra size bir ecel takdir eden O'dur. Tayin edilen bir ecel de (kıyamet zamanı) O'nun katındadır. Sonra bir de şüphe ediyorsunuz.
3- O göklerde de yerde de (tek) Allah'tır. Sizin gizlinizi açığınızı ve ne kazandığınızı bilir.
4- Onlara Rab'lerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez ki ondan yüz çevirmesinler.
5- Hak kendilerine gelince onu yalanladılar. Alaya aldıkları şeyin haberi yakında kendilerine gelecektir.
6- Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkanları onlara vermiştik. Onlara gökten bol bol yağmur indirmiş altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Ve kendilerinden sonra başka bir nesil yarattık.
7- Eğer sana kağıtta yazılı bir kitap indirmiş olsak da onu elleriyle tutsalardı yine de o kâfirler: "Muhakkak ki bu apaçık bir sihirdir" derlerdi.
8- "O'na bir melek indirilmeli değil miydi?" dediler. Eğer bir melek indirseydik iş bitirilmiş olurdu sonra kendilerine hiç göz açtırılmazdı.
9- Eğer Peygamberi biz bir melek yapsaydık yine de onu bir adam şeklinde yapardık ve onları yine düştükleri kuşkuya düşürürdük.
10- Senden önce de peygamberlerle alay edilmişti. Fakat onlardan alay edenleri alay ettikleri şey kuşatıverdi.
11- De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün!".
12- De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allah'ındır" de. O rahmet etmeyi kendi nefsine yazmıştır. Sizi varlığında asla şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini zarara sokanlar inanmazlar.
13- Gecede gündüzde barınan her şey O'nundur. O işitendir bilendir.
14- De ki: "Gökleri ve yeri yoktan var eden besleyen fakat kendisi beslenmeyen Allah'tan başka dost mu tutayım?" "Ben İslâm olanların ilki olmakla emrolundum" de ve sakın Allah'a ortak koşanlardan olma.
15- De ki: "Eğer Rabbime isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım".
16- O gün kimden azab giderilirse kuşkusuz Allah ona rahmet etmiştir. İşte apaçık kurtuluş budur.
17- Allah sana bir zarar dokundurursa onu yine kendisinden başka açacak yoktur. Ve eğer sana bir hayır dokundursa kuşkusuz O herşeyi yapabilendir.
18- O kullarının üstünde tam hâkimdir. O hüküm ve hikmet sahibidir herşeyden haberdardır.
19- De ki: "Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür?". De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur'ân vahyolundu ki onunla hem sizi hem de sizden sonra kendisine ulaşan herkesi uyarayım. Allah'la beraber başka ilâhlar olduğuna siz gerçekten şahitlik eder misiniz?" De ki: "Ben buna şahitlik etmem". "O ancak ve ancak bir tek ilâhtır ve gerçekten ben sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım"de.
20 - Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler Peygamber'i kendi oğullarını bildikleri gibi bilirler. Kendilerine yazık edenler var ya! İşte onlar iman etmezler.
21- Allah'a iftira ederek yalan uydurandan veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Hiç şüphe yok ki zalimler kurtuluşa eremezler.
22- O gün hepsini mahşere toplayacağız. Sonra Allah'a ortak koşanlara: " Hani nerede o Allah'a ortak saydığınız ortaklarınız?" diyeceğiz.
23- Sonra (Onlar): "Rabbimiz Allah'a yemin ederiz ki biz müşriklerden değildik" demekten başka bir özür bulamayacaklar.
24- Bak vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti.
25- İçlerinden seni dinleyenler de vardır fakat biz onu anlamalarına engel olmak için kalblerinin üstüne örtüler kulaklarının içine de ağırlık koyduk. Onlar bütün delilleri görseler bile yine ona inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle tartışırlar. Ve o kâfirler: "Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" derler.
26- Onlar insanları Kur'ân'a iman etmekten menederler hem de kendileri ondan uzak dururlar. Böylece yalnız kendilerini mahvediyorlar ama farkında değiller.
27- Onların ateşin üzerinde durduruldukları zaman: "Ne olurdu dünyaya döndürülseydik Rabb'imizin âyetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydık" dediklerini bir görsen!
28- Hayır daha önce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan yoksa geri çevrilselerdi yine menedildikleri şeyi yapmaya dönerlerdi. Çünkü onlar yalancıdırlar.
29- Dediler ki:" Dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur biz diriltilecek değiliz".
30- Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman onları bir görsen! Rableri onlara şöyle der: "Bu bir gerçek değil midir?". Onlar da: "Rabbimize yemin ederiz ki gerçektir" derler. Rableri de onlara: "Öyleyse inkârınız sebebiyle azabı tadın!" der.
31- Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. Kıyamet günü ansızın gelince onlar günahlarını sırtlarına yüklenmiş olarak şöyle derler: "Dünyada yaptığımız kusurlardan dolayı yazıklar olsun bize!" Bakın yüklendikleri günah ne kötüdür!
32- Dünya hayatı eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. Aklınızı kullanmaz mısınız?
33 - Onların söylediklerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz. Onlar aslında seni yalanlamıyorlar fakat o zalimler Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar.
34- Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Allah'ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz ki sana peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir.
35- Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse haydi gücün yetiyorsa yerin içine (inebileceğin) bir delik ya da göğe (çıkabileceğin) bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi elbette onları hidayet üzerinde toplardı. O halde cahillerden olma!
36- Daveti ancak dinleyenler kabul ederler. Ölülere gelince Allah onları diriltir sonra O'na döndürülürler.
37- Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?" De ki: "Şüphesiz ki Allah bir mucize indirmeye kâdirdir fakat çokları bilmezler".
38- Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar.
39- Âyetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi şaşırtır dilediği kimseyi de doğru yola koyar.
40- De ki: "Kendinizi hiç düşündünüz mü Allah'ın azabı size gelse veya kıyamet vakti gelse Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer sözünde doğru kimselerseniz cevap verin".
41- Hayır yalnız o Allah'a yalvarırsınız. O da dilerse kaldırılmasını istediğiniz belayı kaldırır ve o zaman ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz.
42- Şüphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık.
43- Hiç olmazsa kendilerine baskınımız geldiği zaman olsun yalvarmalı değiller miydi? Fakat kalbleri katılaştı ve şeytan yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi.
44- Kendilerine hatırlatılanları unuttuklarında onlara her şeyin kapısını açtık. Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalınca onları azabımızla ansızın yakalayıverdik. Hemen ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler.
45- Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.
46- De ki: "Söyleyin bakalım eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alır da kalblerinize mühür vurursa Allah'tan başka onları size getirecek tanrı kimdir?". Dikkat et âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklıyoruz sonra da onlar yüz çeviriyorlar?
47- De ki: "Söyler misiniz bana! Size Allah'ın azabı ansızın veya açıkça gelirse zalim toplumdan başkası mı helak olur?"
48- Biz peygamberleri ancak rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri olmak üzere göndeririz. Artık kim iman edip durumunu düzeltirse onlara hiç korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.
49- Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince yapmakta oldukları fenalıklar yüzünden onlara azap dokunacaktır.
50- De ki: "Size Allah'ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Ve size ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum." De ki: "Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?"
51- Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Onlar için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir şefaatçi vardır. Gerekir ki Allah'tan korkarlar.
52- Sırf Allah'ın rızasını dileyerek sabah akşam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin onlar da senin hesabından sorumlu değiller. Onları yanından kovduğun takdirde zalimlerden olursun.
53- Biz onlardan kimini kimi ile "Allah aramızdan bunlara mı lutfunu layık gördü" desinler diye işte böyle imtihan ettik. Allah şükredenleri daha iyi bilen değil midir?
54- Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder kendini düzeltirse muhakkak ki O bağışlayan esirgeyendir".
55- Suçluların tuttuğu yol açığa çıksın diye âyetleri işte böyle genişçe açıklıyoruz.
56- De ki: "Şüphesiz ki bana Allah'tan başka yalvardıklarınıza ibadet etmem yasaklandı". De ki: "Sizin çarpık isteklerinize uymayacağım (eğer uyarsam) o zaman sapıtmış olur doğru yolda gidenlerden olmamış olurum".
57- De ki: "Ben Rabbimden apaçık bir delile dayanmaktayım siz ise onu yalanladınız. O çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde değildir hüküm ancak Allah'a aittir gerçeği O anlatır ve O hakkı bâtıldan ayırdedenlerin en hayırlısıdır".
58- De ki: "Sizin çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde olsaydı benimle sizin aranızdaki durum herhalde sonuçlanmış olurdu. Allah zulmedenleri en iyi bilendir".
59- Gaybın anahtarları O'nun katındadır onları O'ndan başkası bilmez karada ve denizde olanları O bilir ve bir yaprak düşmez ki onu O bilmesin; ne toprağın karanlıklarında bir tane ne de kuru ve yaş hiçbir şey yoktur ki o herşeyi açıklayan Kitap'ta bulunmasın.
60- Sizi geceleyin ölü gibi uyutan gündüzün ne yaptıklarınızı bilen sonra ölüm ânı gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandırıp kaldıran O'dur. Sonunda da dönüşünüz ancak O'nadır. Sonra bütün yaptıklarınızı size O haber verecektir.
61- O kulları üzerinde hükümranlığı sürdürür ve size koruyucular gönderir sonunda sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz hiç eksiklik yapmadan onun canını alırlar.
62- Sonra da gerçek Mevlâlarına döndürülürler. Dikkatli olun hüküm ancak O'nundur ve O hesap görenlerin en süratlisidir.
63- De ki: "Bizi bu tehlikeden kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız" diye gizli ve aşikâr O'na yalvarıp dururken karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?
64- De ki: "Allah sizi ondan ve bütün sıkıntılardan kurtarır sonra da siz yine ortak koşarsınız".
65- De ki: "O'nun üstünüzden ve ayaklarınızın altından azab göndermeye yahut sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter". Bak âyetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki onlar iyice anlasınlar.
66- Kavmin o (Kur'ân'ı) yalan saydı halbuki o gerçektir . De ki: " Ben sizin vekiliniz değilim".
67- Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır siz de onu yakında bileceksiniz.
68- Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk o zalimler topluluğuyla oturma.
69- Allah'tan korkanlara o zalimlerin hesabından bir sorumluluk yoktur. Fakat bu bir hatırlatmadır. Gerekir ki sakınırlar.
70- Dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helake atmamasını kendisi için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile hatırlat. O azaptan kurtulmak için bütün varını feda etse kendisinden alınmaz. Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır. Onlar için inkâr ettiklerinden dolayı kaynar bir içecek ve can yakıcı bir azab vardır.
71- De ki: "Biz Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Allah bizi doğru yola kavuşturduktan sonra ardımıza mı dönelim? Arkadaşları bize gel diye doğru yola çağırdıkları halde yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayartarak uçuruma çektikleri ahmak gibi mi olalım?". De ki: "Allah'ın gösterdiği yol yegane doğru yoldur. Bize bütün âlemlerin Rabb'ine teslim olmamız emrolundu".
72- Bize: "Namazı dosdoğru kılın Allah'a karşı gelmekten sakının" (diye emredildi) toplanacağınız yer O'nun huzurudur.
73- Gökleri ve yeri yerli yerince yaratan O'dur. Bir şeye "ol" dediği gün hemen oluverir. O'nun sözü haktır. "Sûr"a üfürüldüğü gün de mülk ancak O'nundur. O gizliyi ve açığı bilendir. O hikmet sahibi her şeyden haberdardır.
74- İbrahim babası Âzer'e demişti ki: "sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum".
75- Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki kesin inananlardan olsun.
76- Üzerine gece bastırınca bir yıldız gördü:"Rabb'im budur" dedi. Yıldız batınca da:" Ben batanları sevmem" dedi.
77- Ay'ı doğarken gördü: "Rabb'im budur" dedi. O da batınca: "Yemin ederim ki Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum" dedi.
78- Güneş'i doğarken görünce: "Rabb'im budur bu hepsinden büyük" dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım".
79- "Ben yüzümü tamamen gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah'a ortak koşanlardan değilim".
80- Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da onlara dedi ki: "Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O'na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum ancak Rabbimin dilediği şey hariç. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hiç düşünmez misiniz?"
81- "Hakkında hiçbir delil indirmediği halde siz Allah'a ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da ben sizin ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım?" Eğer bilirseniz söyleyin bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layıktır?
82- İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
83- İşte bunlar kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Muhakkak Rabbin hikmet sahibidir bilendir.
Devamı Aşağıda