Hoş geldiniz!

Forumumuza Kayıt Olarak, Açmış olduğumuz konulara erişebilir Ve Topluluğumuza Katılabilirsiniz!

Şimdi Kayıt Ol! Giriş yap

islam Ana Dilde İbadet Konusu Ve Kur'an.

  • Konbuyu başlatan alemextra 
  • Başlangıç tarihi
alemextra Çevrimdışı

alemextra 

Admin
Admin
Ayın En iyi Posteri
30 Ara 2023
9,180
2
38
konya

Ana Dilde İbadet Konusu Ve Kur'an.

Ana dilde ibadet edebilme konusu ne yazık kidiğer birçok konular da olduğu gibi tartışmalı ve karşılıklı atışmalarlageçmektedir. Bir kısım düşünce ana dilde ibadetin olamayacağını söylerken birkısmı ise Allah ı anlayarak ve bilerek ibadet etmemizi zaten Kur’an istiyordüşüncesiyle olabileceğini savunmaktadır. Biz iki düşüncenin de fikirlerinedelillerine bakalım daha sonrada Kur’an ın süzgecinden geçirip kendimizcedüşünüp doğrunun kararını verebilelim.

Önce ana dilde ibadet edebileceğimizi savunan düşüncenin öne sürdüğü delil vefikirlerine bakalım.

(Namazda Kur’an tercümesinin okunup okunmayacağı tartışmasında " OKUNUR" diyenlerin dayandıkları Sünnet kaynaklı belge Büyük sahabe SalmanFARISI nin yaptığı FATIHA tercümesidir.

Daha sonraki fıkhı tespitlere dayanak noktası yapılan bu belgenin Imam -i AzamEbu Hanife tarafından fetva mesnedi olarak kullanıldığı Hanefi fıkhının temelkaynaklarından biri olan SERAHSI nin el-Mebsut adli eserinden öğreniyoruz.

Belge şudur: İlk Müslümanlardan ve Hz. Peygamber in seçkin arkadaşlarından biriolan İran asilli Selman Farisi Namaz sırasında Fatiha suresinin özgün metninigüzel okuyamadıklarını söyleyen ve bunun yerine Fatiha nin Farsça tercümesiniokuyup okuyamayacaklarını soran ırkdaşlarına bunun olabileceğini bildirmeklekalmamış Fatiha yi Farsça ya çevirerek kendisine bas vuran kişileregöndermiştir ( Bk. Serahsi; Mebsut1/36–37 )

Üzerinde olduğumuz konunun Sünnet açısından durumunu daha da önemli kılan başkabir belge vardır:

Salman Farisi arkadaşlarının Kendisine başvurması üzerine Fatiha yi Farsça yaçevirip onlara vermeyi düşündüğünü Peygambere arz etmiş ve ondan onay aldıktansonra işe girişmiştir. ( Bk. Tacu's-seria; Nihayetu Hasiyeti'l-Hidaye Kiraatbölümü; Abhülhayy el-leknevi Hidaye serhi Dehli1915 baskisisy86.not:1;MUHAMMED Hamidullah; Kuran-i kerim tarihi sy;108 )

Ehlisünnet İnancının temel kabullerine göre sahabelerin tümü MUKTEDA BIH (Kendisine uymak dinen caiz olan müctehid ) Durumunda olduklarından her birininfetvasıyla ibadet geçerlidir.

Buna göre Selman in uygulaması başka hiç bir kanıt aramaksızın Fatiha ninçevirisi ile ibadet edilmesini sağlamaya yetecektir. Nitekim Hanefi fıkıhçılarFatiha nin çevirisi ile Namazın geçerliliğine HÜKMEDERKEN sürekli bicimde Selmanin uygulamasına atıf yapmışlardır.

SAFII FAKIHI MUHAMMED B. Abdurrahman ed-DIMASKI nin eseriden Konuyu ustalıklaözetleyen bir kaç satiri vermek istiyorum:

IMAM-I AZAM EBU HANIFE söyle demiştir:

Namaz kılan kişi isterse Arapça özgün metni okur isterse Farsça çevirisini.

Ebu Hanife nin Baş öğrencilerinden olan İmam Ebu Yusuf ve İmam MUHAMMED söyledemişlerdir:

Eğer fatiha yi Arapça metninden güzel okuyabiliyorsa Başka bir şeyi veya fatihanin çevirisini okuması yeterli olmaz. Ama eğer Arapça metni güzel okuyamıyorsaFatiha nin kendi dilinden çevirisini okur. Bu da onun için yeterli olur.(Dimaski MUHAMMED b. Abdurrahman; Rahmetu'l-Umme fi Ihtilafi'l-EimmeKiraatu's-Salat Bahsi )

Hanefi Fıkhının babası ve birinci derecede söz sahibi olan Imam-i Azam ın Kurantercümesi ile ibadet meselesindeki Görüşleri ACIK ve KESINDIR :

Arap dilini bilen ve Kuran ı güzel bir telaffuz ile okuyabilenler de dâhilnamazda Fatiha yı tercümesinden okuyan herkesin namazı geçerlidir.

Büyük imam ın Bu fetvası herhangi bir mazeret veya zaruret kaydınabağlanmamıştır. Mutlak ve genel bir FIKHI görüştür. BIR GENEL FETVADIR.

İmamı Azam ın bu fetvasına göre bir Müslüman örneğin Arap asıllı olsa veyaArapçayı öğrenip güzelce okuyabilse dahi Kuran ın çevirisi ile namazkılabilir. Bunu yapabilmesi için kendisinden bir Mazeret istenmez.

İmamı Azam Görüsünün Hanefi FUKAHASINCA ayrıntılanan gerekçesi söyle özetlenir.

Kuran kâğıtlarda Yazılmış ve bizim Okuduğumuz Lafızlar değildir. Esas Kuran olafızların taşıdığı manadır ki bir kelam-i nefsi ( ALLAH ın zati ile varolmaya devam eden söz ) olarak kalıptan kalıba dökülür. O kalıplar sonradanyaratılmış ( Muhdes ) Varlıklardır. Oysaki esas Kuran MAHLÛK olmayan birmanadır. Hiç kuskusuz Oöncekilerin Zübürlerinde de vardı ( Şuara suresi42 )Buyrulması da bu gerçeği gösterir.

O halde esasi itibari ile mana olan KURAN ı Arapça lafız yerine başkalafızlardaki çevirisinden Okumak mümkündür.

“Kaldı ki çeviri ile namaz kılmaya cevaz veren mutlak müçtehid sadece İmam-ıÂzam değildir. Tâbiûn nesli bilginlerinin tartışmasız hocası ve önderi olan vetüm alanlarda müçtehid ve otorite kabul edilen Hasan el-Basrî (ölm. 110 / 728)ile Sûfî-bilgin Habîb el-Acemî de (öl. 120 / 737) bu konuda imamı Âzam gibidüşünmektedir.

Ensarî (Abdülali Muhammed b. Nizamuddîn) Fevâtihu’r- Rahamût adlı eserindebize şunları söylüyor: “Mazeret halinde Kur’ân tercümesi ile namaz kılmakkonusunda imameyn (İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed) de İmam-ı Âzam’la aynıgörüştedir. Velilerin ve âriflerin tacı tarikat silsilelerinin halkalarındanbiri ve muhaddislerle (hadis ilmi ile uğraşanlarla) müçtehidlerin baş tacıHasan el-Basrî’nin yakın dostu Habîb el-Acemî Arapçaya dili çok yatkınolmadığı için namazlarında Kur’ân’ın Farsça tercümesini okurdu.

Şimdide ana dilde ibadete karşı çıkan düşüncenin bu fikre karşı nesöylediklerini görelim.

İmam-ı Azam’ a İran’ da yaşayan ve kitle halinde Müslümanlığı seçen birtopluluktan şöyle bir talep gelir.

Biz Müslüman olduk ancak Arapça bilmiyoruz. Kendi dilimizde ibadet edebilirmiyiz?

Büyük İmam şu fetvayı verir:

Orijinal metinlerini ezberleyene kadar kendi dilinizde ibadet edebilirsiniz.

Cevap gayet açık ve nettir. İmam-ı Azam anadilde ibadet konusuna ancak böylebir durumda; o da orijinal metnin ezberlenmesine kadar ruhsat vermiştir.Bunundışında anadilde ibadet konusunda bir ruhsat yoktur.

Bir başka düşüncede fikrini söyle anlatıyor.

(Öncelikle ibadetten kastın ne olduğunu ifade etmek lâzım. Eğer kişi duaedecekse bunu ana dilinde yapmasında hiçbir beis yoktur. Yalnız Arapça duamakbul olsaydı pek çok insanın Allah’a sığınma ihtiyacı karşılanamaz Arapçaöğrenemeyenler dua gibi büyük bir hazineden mahrum kalırlardı. Bu durum elbettehikmet ve hakikate muhalif olacağından her dilde dua edilmesi caizdir.

İmanı elde eden insan mânisiz müdahalesiz engelsiz; her halinde herarzusunda her anda her yerde rahmet hazinelerinin maliki ve mutlulukdefinelerinin sahibi olan ezel ebed padişahının huzuruna girip ihtiyaçlarınıarz edebilir; dua vesilesiyle Allah’ın nihayetsiz rahmetini bulup sonsuzkudretine dayanarak mükemmel bir ferah ve süruru kazanabilir. İşte bu kapıAlmanca ile de açılır Fransızca ile de açılır Felemenkçe ile de Türkçe ile deaçılır.

Madem öyledir; o hâlde namazı da anadilimizle kılalım namaz surelerini Türkçeokuyalım denilirse bu son derece tehlikelidir İslâm’ın ruhuyla ters düşmektirdaha açık ifadeyle bidâtttır sapıklıktır.)

Yukarıda sizlere naklettiğim ana dilde ibadeti kabul eden ve kesinlikle karşıçıkan iki düşünceyi gördük. Doğrusu bizler ne yazık ki aklı bir kenara koyupbeşerin rivayetleri ne göre iman etmeyi daha uygun görmüş ve Kur’an nesöylüyor Rahman ne anlatıyor diye çok fazla merak etmemişiz.

Dua ederken kendi ana dilimiz ile dua edebileceğimizi ama namaz kılarken bunuyapamayacağımızı söyleyenlere şunu hatırlatmak isterim. Rabbimiz bizlerdennamazla yardım dileyebileceğimizi yani namazlarımızda dua edebileceğimizisöylüyor. Sizce yukarıdaki fikir ve düşünceyle ayetler uyum sağlıyor mu?

Ana dilde ibadete karşı çıkan düşüncenin verdiği örnek düşündürücüdür. İmamıAzamın geçici olarak ana dilde ibadetini normal gören fakat daha sonraArapçayı öğrenme mecburiyeti getirmesini normal karşılayan düşünceyi bana göreiyi analiz etmeliyiz. Acaba bir beşer bu her kim olursa olsun. Rabbinvermediği bir ruhsatı izni geçici olarak kullanabilir ve bunu geçici meşrukılabilir mi?

Gelin bu konuyu yukarıdaki bilgiler ışığında değil Rabbin rehberinden yolaçıkarak anlamaya ve düşünmeye çalışalım. Çünkü yukarıdaki rivayet ve hadisbilgileri dâhil yani ana dilde ibadete onay veren bilgilerde karşı çıkandüşüncede beşerin nakil yoluyla ilettikleridir. Her iki düşüncede yanlışolabilir yada doğru olabilir çünkü en emin yol gerçek kanıt KUR’AN dır. Bizlerkesin kanıtları delilleri ne olursa olsun Allah ın rehberinden aklımızlamantığımızla bulmalıyız. En doğru en emin yolda budur.

Kur’an ı anladığı dilden okuyan bir insan onlarca ayetinde Allah ın bizlereindirdiği ayetleri düşünmemizi akıl yoluyla mantığımızı kullanmamızı emreder.Yani ben ayetleri indirdim koşulsuz inanacaksın demek yerine ayetlerimiokuyun düşünün aklınızı kullanın der Yaradan bizlere.

Bunu söyleyen Allah tüm yarattığı kullarının kendi ana dilinde indirdiğiKur’anı okumasına karşı çıkar mı? Bundan dolayıdır ki bizler İslam dini içinAKIL DİNİDİR DERİZ. Gelin bizde böyle yapalım ve bu konuyu bizzat kendimizRabbin rehberinden yola çıkarak acaba Allah ana dilde ibadet etmemize izinveriyor mu bunu anlamaya çalışalım.

Bildiğiniz gibi Allah ın ilk emri okumaktır peki nasıl okumak diye bir sorugelir hemen akla. Bakın Allah nasıl okumaktan bahsediyor.

Bakara 121: Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar işte ona imanedenler bunlardır. Kim onu inkâr ederse artık onlar hüsrana uğrayanların takendileridir.

Allah acaba bizlere gönderdiği kitabı gereği gibi okumakla neyi kastediyorolabilir. Çünkü ona iman edenlerin onu gereği gibi okuyacaklarını söylüyor.Bizler çocuklarımıza ders çalışmaları konusunda uyarırken ne söyleriz? Oğlumya da kızım elindeki kitabı doğru dürüst gerektiği gibi oku yani anlayarakoku aklın başka yerde olmasın deriz. Öğretmenin soru sorduğunda doğru cevapveresin diye uyarırız çocuklarımızı.

Hemen düşünelim bizler KUR’ANI gereği gibi yani anlayarak tüm ayetlerarasında bağlantıyı kurup Rabbin ne söylediğini bizlerin nasıl bir insanolmamız gerektiğinin tebliğini anlayabilmemiz için hangi dilden okumalıyız?Arapça dersek biz Arapça bilmiyoruz bu durumda gereği gibi okumamız mümkündeğil. Günümüzde hatırlayınız kurslarda Kur’anı okumasını öğretiyorlar acabagereği gibi mi okuyoruz dersiniz? Demek ki gereği gibi okumak ve anlayabilmekiçin anladığımız dilden okumamız şart. Çünkü anlamak ve düşünmek Kur’an ınbirinci şartı. Şimdide Nisa suresi 82. ayete bakalım.

Nisa 82: Kur'an'ı iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah'tan başkabirinin katından gelseydi elbette ki onun içinde birçok ihtilaf bulacaklardı.

Allah çok açık ve net bizlerin Kur’an ı anladığımız dilden okumamızı istiyor.Yoksa Kur’anı iyice okuyup düşünmüyorlar mı der mi? Anlamını bilmeden okuyanayetler hakkında nasıl düşünsün ve anlasın. Bir örnek daha vermek istiyorumsanırım bu ayetten her şey anlaşılıyor.

Zühruf 44: Doğrusu Kur'an sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlututulacaksınız.

Yüce Rabbimiz sizlere rehber olsun diye indirdim dediği kitap tan huzurumageldiğinizde hesap soracağım diyor bizlere. Bu durumda Allah Kur’anı nasılokumamızı istiyor olabilir? Tabi dikkatle okuyup anlayarak okumamızı istiyor.Buda anladığımız dilden okumakla olur. Bunun tersini nasıl düşünür desavunuruz?

Şimdide şunu düşünelim acaba Kur’an ın vermek istediği bilgiler öğütlerArapçanın sözcüklerinde mi yoksa anlatmak istediği manasında mıdır? Allahyemin ederek sizler için kolaylaştırdım Kur’an ı diyorsa açık ve anlaşılırgönderdim açıklamasını da yapıyorsa elbette gizli manaları olacak şekildeherkesin anlayamayacağı bir tarzda muhkem ayetleri göndermesi de mümkünolmayacaktır.

Kur’an ın başka dile tam olarak çevrilmeyeceğini savunup Kur’an da ki birkelimenin anlamı başka hiçbir dilde karşılığının olmadığını söylemek Allah ıntüm âleme kâinata cihana anlayacağı bir kitap göndermemiş demekle aynıdır.Eğer bunu savunursak tüm âlemi Kur’anın güneşinden rehberliğinden mahrumbırakmış oluruz ve Kur’anın anlatmak istediği manasından anlamındanuzaklaştırıp Arapçanın dilini kutsamış oluruz bunu da unutmayalım. Bununtersini düşünmek Rabbin adaletini sorgulamak olur. Zor anlaşılır hiçbir dileçevrilmeyen bir kitap gönderip daha sonra hesap sormak Rabbin adaletine aslasığmaz.

Bir yazarın yazdığı kitap tüm Dünya dillerine çevrilebiliyor ve tüm insanlıkfaydalanıyorsa Allah katından gelen kitaba her dile çevrilemez çevrilirseanlamı bozulur demek KUR’AN IN evrenselliğine balta vurmak olur. Rabbim bundankorusun bizleri. Düşünün lütfen bir Almanı ya da İngiliz i İslam a davet etmekKur’an ile buluşturmak istediğimizde onlara önce Arapça öğreneceksin dersekonları Kur’an ile buluşturabilir miyiz?

Aslında çok fazla örnek verilebilir fakat ana dilimizde namaz kılarken ibadetyapabileceğimize dair apaçık kanıt aşağıdaki ayette sizce çok açıkanlaşılmıyor mu? Yazımızın başında ana dilde ibadeti namaz dışında dua ederkensavunanlar Yaratıcımızdan namazlarında nasıl yardım isteyecek? Arapça dışındanamazda Allah tan yardım istenmesi mümkün olmadığını savunursak Arapçabilmeyen Allah tan namazla yardım isteyemeyecek mi? Lütfen ayetler üzerindedüşününüz.

Bakara 153: Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. ÇünküAllah muhakkak sabredenlerle beraberdir.

Bakara 45: Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu şüphesiz huşû duyanlarındışındakiler için ağır (bir yük)dır.

Sizlere sormak isterim eğer namazlarımızda Kur’an dilinden başka bir dilkullanılmaz diyor ve bunda iddia ediyorsak acaba Arap olmayanlar namazlarındanasıl Yüce Rabbimizden çok özel isteklerini yardımı dilesin?

Şimdi birisi çıkıp şöyle diyebilir. Nasıl dua edileceğine dair ayetler var onlarıokusun. Doğrudur duaların en güzeline birçok örnekler vardır Kur’an da. Bendehemen sormak isterim acaba Allah böyle bir sınırlama yapmış mıdır? Yani sizedua edecek örnekleri verdim yalnız onlarla dua edin mi demiştir? Elbettehayır Yüce Allah her konuda namazla kendisinden yardım istenebileceğikapısını ardına kadar açık bırakmıştır bizlere. Aklımıza ne gelirse heryardımı Yüce Rabbimizden namazla dileyebiliriz hem de anlayarak bilerek huşuile. Namazlarımızda illaki şunları ya da bunları okuyacaksın demek namazınözüne aykırıdır.

Bizlere farkında olmadan Arapçanın kutsallığı öğretilmiş. Hatta bugün birileriArapçanın cennet lisanı olduğunu dahi söylemiyor mu? Bu bilgi nereden diyesoran bile yok. Hatırlayınız lütfen namazlarımızda Kur’an ayeti olmayan bazıduaları da Arapça okuyoruz. Peki neden? Hadi ayetleri orijinalinden okudukpeki beşeri duaları neden Arapça okumak zorundayız? İşte bu sorunun doğrucevabını bulabilirsek sanırım bu sorunumuzu da çözmüş oluruz.

Diyanet İşleri başkanlığına geçmiş yıllarda sormuştum. Kur’an ı Arapçasındandeğil de mealinden okumamın bir sakıncası var mı dediğimde bana verdiğicevap bugün yaşadığımız İslam inancımızın ne durumda olduğunu çok iyianlatıyor.

(Kur’an ı mealinden okursanız bilgi edinmiş olursunuz. Sevap kazanmakistiyorsanız orijinalinden Arapça okumalısınız.)

İşte Diyanetin düşündürücü cevabı. Topluma önce sevap nasıl kazanılır onudoğru öğretemediysek bu toplumun Kur’an dan gereği gibi faydalanmasınıbeklememiz hata olur. Sevap kazanmak istiyorsak eğer önce Kur’an ı anlayarakdüşünerek okumalıyız. Daha sonrada anladıklarımızı hayatımıza geçirmeliyiz kisevap kazanabilelim. Kur’an ı anlamını dahi bilmeden okuyarak sevapkazanacağımızı zannediyorsak Rabbin huzurunda hiç hoş olmayan bir sürprizlekarşılaşabiliriz. Gerçeği Allah bilir bizlere düşen aklımızı kullanarak eldeKur’an imtihanımızı yaşamak olmalıdır.

Allah sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim diyor. Bu durumda anlamını dahibilmeden okuduğumuz bir kitaptan imtihanımızı verebilir miyiz? Okulda öğretmenöğrencilerine Fransızca bir kitap dağıtsa öğrencilerde Fransızca bilmiyorolsa ve dese ki çocuklar bu kitabı bir ay boyunca okuyun ve dersinize çalışınsizleri bu kitaptan imtihan edeceğim dese acaba öğrencilerden nasıl bir cevapalır? Bakın bu örnek size ne kadar mantıksız geldiyse günümüzde yaşadığımızİslam içinde aynı mantığı bizlere dayatmaya çalışanlar var. Ama bunun farkındabile değiliz çünkü imtihanımızı başkalarına havale etmişiz de ondan. Sizce kendiimtihanımıza bizzat kendimiz çalışsak ve yaşasak daha garantili bir sonucaulaşmış olmaz mıyız?

Yüce Allah ın koymadığı bir yasağı kimse koyamaz. Bizler Yüce Rabbin ruhundanbir parçasıyız onun lisanı yoktur. Bizlerin içinden geçirdiğimizi isteklerimizidili bir kenara bırakın manen zaten bilir. Biz insanlar sözcüklere muhtacızama Allah muhtaç değildir.

Lütfen artık İslam ı şahlandıralım. Kur’anı yalnız duvara asılacak kutsal birkitap olmaktan çıkarıp anlayarak okuyalım ve anlayarak namazlarımızı kılıpYüce Rabbimizden niyazda bulunalım ondan yardım isteyelim. Allah o günkütopluma bakın eğer ben size Arapça bir Kur’an indirmeseydim bana şunlarısöyleyecektiniz diyor.

Fussilet 44; Eğer biz onu başka dilde bir Kuran yapsaydık onlar mutlaka"Onun ayetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap veArap bir peygamber öyle mi?" derlerdi….

Allah ayetlerini o kadar güzel açıklıyor ki tabi anlayana anlamak isteyene.Allah size Arapça Kur’an indirmeseydim bana itiraz edip sitem edecektinizdiyor. Ayetleri açıkça anlaşılır göndermeniz gerekmez miydi biz Araptoplumuyuz ve peygamberimiz Arap ama siz başka dilde bir kitap mı gönderdinizdiyecektiniz diyor. İşte Allah ın Arapça bir Kur’an göndermesinin nedeni budostlar daha açık nasıl söylesin Yüce Allah?

Ana dilde ibadet yapmanın günah olduğunu söyleyenlere namazda Allah tan kendidili ile yardım isteyemeyeceğini savunanlara aynı mantıkla şunu sormakisterim;

Arapça bilmeyen bir Türk toplumu ve Arapçadan başka dile tam olarak çevrilmeyenbir kitap ve Allah herkesin anlayamayacağı bir rehber gönderip daha sonradabizi bu kitaptan mı hesaba çekecek?

Sorduğum soruyu herkes kendi nefisine sormalıdır. Kur’an ile irtibatı olanlaronun rehberliğinden güneşinden istifade edenler eminim ki bu sorunun doğrucevabını verecektir. Allah cümlemizin yardımcısı olsun çünkü içimize sokulanfitne o kadar büyümüş ve yerleşmiş ki Allah ın gerçeklerini gören duyan bileyok.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
 

Konuyu görüntüleyenler

  • Din Kültürümüz
  • İslami Bilgiler
  • Yasal Uyarı Görmek İçin Tıkla
    Geri
    Üst
    Combeki Media