Eşref Edip Akif’in işgal edilmiş İstanbul’da dergiyi çıkarma imkanı kalmayıp dergiyi orada çıkarmak üzere Kastamonu’ya gidişini ve orada Nasrullah Camii’nde verdiği vaazı şöyle anlatır:
: “Üstat Sevr muahedesinin (anlaşmasının) öldürücü maddelerini herkesin anlayabileceği bir tarzda anlattı. Vatanın geçirdiği tehlikeleri halkın gözü önüne koydu. Vahdete davet etti tefrikayı yerin dibine batırdı. Avazı çıktığı kadar bağırıyordu: ‘Milletler topla tüfekle zırhlı ile ordularla tayyarelerle yıkılmaz. Ancak aralarındaki rabıtalar çözülerek herkes kendi başının derdine kendi menfaatini temin etme kaygısına düştüğü zaman yıkılır… ‘Konuşma bittiğinde cemaat ağlıyordu. Ortalığı müthiş bir heyecan kaplamıştı. Üstat da kendinden geçecek dereceye gelmişti. Artık sesi kesiliyordu çok yorulmuştu. Heyecanından kalbi duracak diye korkuyordum. Sonra ellerini kaldırdı duaya başladı. Aman Allah’ım cemaatin halini görmeliydiniz. Galeyan içinde binlerce sineden ‘Amin!’ sedaları yükseliyordu herkes ağlıyordu. Üstat duayı bitirdi kürsüden indi. Cemaat etrafından ayrılmıyordu. Üstat bir müddet istirahatten sonra camiden çıktı büyük bir cemaat onunla birlikte Kastamonu caddelerini doldurdu. O heyecan bütün şehre yayıldı.”
Sosyal Bağlantılar