Hoş geldiniz!

Forumumuza Kayıt Olarak, Açmış olduğumuz konulara erişebilir Ve Topluluğumuza Katılabilirsiniz!

Şimdi Kayıt Ol! Giriş yap

Milli Kıbrısın Fethi Ve Fethin Hazırlık Süreci

  • Konbuyu başlatan alemextra 
  • Başlangıç tarihi
alemextra Çevrimdışı

alemextra 

Admin
Admin
Ayın En iyi Posteri
30 Ara 2023
9,180
2
38
konya
Kıbrısın Fethi Ve Fethin Hazırlık Süreci

Osmanlı Deniz İmparatorluğu 16. yüzyıl boyunca -Kıbrıs hariç- bütün Akdeniz'i adeta bir Türk gölüne çevirmişdi. Stratejik ve ticari açıdan çok önemli ve bölgenin en büyük adası olan Kıbrıs ise hâlâ Venedikliler'in elinde bulunmakta idi. Venedikliler Memluk Devleti'ne ödemekte olduğu 8.000 Florinlik yıllık haracını Mısır'ın fethinden sonra 1520 yılında imzalanan Osmanlı-Venedik sözleşmesiyle Osmanlı Devleti'ne ödemeyi kabul etti ve bu durum 1570 yılına kadar devam etti.

Sultan II. Selim daha şehzadeliği sırasında adanın ne derece önemli olduğunu anlamış ve Padişah olması halinde ilk işinin adayı fethetmek olduğunu dile getirmişti. Venedik idaresindeki Kıbrıs'ı kendilerine üs edinen hristiyan Avrupa devletlerinin korsan gemilerinin Türk ticaret ve yolcu gemilerine yer yer zarar vermesi dikkatleri bu adaya çevirmişti. Nitekim o sıralarda Mısır'a gitmekte olan Mısır Defterdarı'nın gemisine el konularak yağmalanması haberinin Padişah'a ulaşması Kıbrıs Seferi'nin başlamasına sebep teşkil etti.

Bu sırada Venedik'in ahitnamelerle belirlenmiş sınırları ihlal etmesi bölge halkını kışkırtarak yeni köyler oluşturmaya teşebbüs etmesi ve Kilis Sancağı'na bağlı bazı köylere baskın yaparak esir alması iki devlet arasındaki köprülerin iyiden iyiye atılmasına sebep oldu. Osmanlı Devleti'nin Kıbrıs üzerindeki niyetinin gittikçe belirgin hale gelmeye başlamasıyla birlikte Venedik-Osmanlı ilişkilerindeki anlaşmazlıklar da giderek derinleşmeye başladı.

Öncelikle diplomatik yolu kullanarak Venedik'i Kilis civarındaki baskınları sebebiyle protesto eden Osmanlı yönetimi Venedik'in uzlaşmaz tutumu sebebiyle bir sonuç çıkmaması üzerine bölgedeki Sancakbeyleri'ne gönderilen fermanlarla Kıbrıs'ta yeni kurulan Venedik köylerinin vurulması emredildi.

Kuvvet kullanma emriyle eşzamanlı olarak Venedik'in Kıbrıs Adası'nı barış yoluyla teslim etmesini sağlamak üzere Kubad Çavuş elçi olarak resmen Venedik'e gönderildi. Bu esnada Bosna ve Hersek Beyleri de uyarılarak Elçi geri dönene kadar yerlerini terk etmemeleri talimatı verildi.

Kubad Çavuş'un Venedik'ten olumsuz bir cevap getirmesi üzerine Şeyhülislam Ebussuud Efendi'nin "fetva ve onayıyla" Akdeniz'in bu en önemli adası üzerine "sefer kararı" verilerek hızla savaş hazırlıklarına geçildi.


[Şeyhülislam Ebussuûd Efendi'nin de; "Sâbıkâ vilâyet-i dâr-ı İslâm'dan olup ba'de-zamânin küffâr-ı hâksâr müstevlî olup medâris ü mesâcidin harâb u mu'attal ve menâbir ü mahâfilin alâim-i küfr-ü dalâl ile mâl-â-mâl idüp nice dürlü ef'âl-i habîse ile dîn-i İslâm'a ihânet kasdın eyleyüp ve etrâf-ı âleme evzâ'-ı kabîhaların işâ'at eyleseler pâdişâh-ı dîn-penâh hazretleri hamiyyet-i İslâm muktezâsınca diyâr-ı mezkûrı küffâr-ı dû siyâh elinden alup dâru'l-İslâm'a ilhâk eylemeğe azîmet ü himmet buyursalar sâbıkâ mezkûr keferenün tasarruflarında olan âhar vilâyetler musâlaha olundukda ellerine virilen ahidnâmede mezkûr vilâyet dâhıl olmak ile Şerî'at-i Mutahhere mûcebince mezkûr ahidnâme nakzına azîmet buyurmalarına mâni' olur mı?" Beyân buyurıla.

El-Cevâb:

"Aslâ mâni olmak ihtimâli yokdur. Pâdişâh-ı ehl-i İslâm e'azza'llâhü ensârahû tavâ'if-i kefere ile sulheylemeği ol vakıt meşrû' olur ki; kâffe-i müslimîne menfa'at ola menfa'at olmayıcak aslâ sulh meşrû' değildür. Müşâhede olunup mü'ebbed yâhûd muvakkat sulholundukdan sonra menfa'at bu zamânda bozılması enfa' görilse elbette bozmak vâcib ü lâzim olur. Hazret-i Rasûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem Hicret-i Nebeviye'nün altıncı yılında küffâr-ı Mekke ile on yıla sulhidüp Hazret-i Alî kerrema'llâhü vechehû mü'ekked ahidnâme yazup mu'âhede-i mukarrere kılındukdan sonra gelecek yıl bozmak enfa' görilüp Hicret'ün sekizinde üzerlerine varup Mekke-i Mu'azzama'yı feth buyurmışlardur. Hazret-i Halîfe-i Rabbü'l-âlemîn halleda'llâhü te'âlâ zılâle saltanatihî alâ-mefârikı'l-müslimîn ve eyyedehû bi'n-nazari'l-azîz ve'l-fethı'l-mübîn hezîmet-i hümayûnlarında Cenâb-ı Risâlet-penâh salla'llâhü aleyhi ve sellem hazretlerinün sünnet-i şerîfelerine ıktidâ'en buyurmışlardur. Müstedbi' feth-i mübîndir. Bi-ınâyeti'l-lâhi'l-meliki'l-mu'in."]

şeklindeki fetvâsı üzerine Kıbrıs'a resmen savaş ilan edilmesine karar verildi.

Şavaş kararının ardından tersanelerde kadırga baştarde mavna ve at gemileri yapılması için emirler yayınlandı. Donanmanın ihtiyaçlarının tamamlanması yanında ordunun yiyecek-içecek ihtiyaçlarını karşılamak üzere zâhire temini ile sefer sırasında yaklaşık 3 yıl yetecek miktarda silah ve mühimmat hazırlanmasına başlandı.

Kıbrıs Seferi öncesinde İstanbul Tersanesi'nde yapılan hazırlıklar arasında gemilerin inşa ve bakımları da yapılmaktaydı. Bunun yanı sıra Karedeniz'e kıyısı olan çeşitli illerdeki tersanelerde de -verilen emir üzerine- gemi yapımları hızla devam etmekteydi.

Savaş hazırlıkları bütün hızıyla devam ederken bu hazırlıkların Kıbrıs tarafında bilinmemesi amacıyla bazı tedbirler alınmaya başlandı. Öncelikle adaya gidiş-gelişi engelleme yoluna giden Osmanlı Devleti daha sonra adaya yakın bulunan önemli ticaret merkezlerindeki Venedik Balyosları'nı tutuklattı. Ardından Venedikliler'in Bosna ve Hersek topraklarındaki saldırıları gerekçe gösterilerek Halep ve Mısır'daki Venedik Konsolosları hapsedildi. Kıbrıs'a gidip gelen tüccar ve konsolos adamları ile Venedik casuslarının derhal yakalanarak beraberlerinde bulunan mektup ve yazılı evraklara el konulmak suretiyle en kısa zamanda İstanbul'a gönderilmeleri istendi.

Osmanlı Devleti bir taraftan Venedik'in seferle ilgili bilgi toplamasını engellemeye yönelik teşebbüslerde bulunurken diğer yandan da adaya kendi casuslarını gönderip bilgi toplamaktaydı.

Kıbrıs'a karşı aldığı tedbirleri daha da sertleştiren Osmanlı Devleti Trablus ve İskenderiye gibi Osmanlı limanlarındaki Venedik gemilerine -içindeki yolcu ve mürettebatıyla birlikte- el koymaya başladı. Aynı zamanda bütün Venedikli tüccarların aranarak; akçe altın ve mektuplarına el konulup İstanbul'a gönderilmeleri emredildi.

Divan-ı Hümayun'dan çıkan fermanlarda Sultan II. Selim'in önceleri kendisinin de Kıbrıs Seferi'ne bizzat katılma fikrinde olduğu görülmektedir. II. Selim'in Şehzade Murat'ın Lalasına gönderdiği bir fermanda Kıbrıs Seferi'ne bizzat katılma arzusunun kesinleşmesi halinde Edirne'ye giderek şehrin muhafazasını üstlenmesini istemekte ve yol hazırlıklarının yapılması tembih edilmekteydi. Ayrıca kara ordusunun bizzat Padişah'la gideceği hesaba katılarak Üsküdar'dan İçel'e kadar olan konak yerlerinin asker için hazırlanması ve konaklarda ihtiyaç olan ekmek arpa odun ve diğer iaşenin toplanması istenmekteydi. Hatta Silifke'deki Kestel Yaylası'nın bizzat Padişah'ın ikameti için hazırlatılması bakımının yapılarak yaylada var olan bir hamamın onarılması ve yanına bir kubbelik ek yapılması ayrıca ordunun konaklamasına uygun olan yerlerin temizlenip genişletilmesi talimatı verilmişti. Bu konaklar arasında Maldepe Gekivize Çınarlı İznikmid Derbendağzı Dikilitaş Gölbaşı Yenişehir Akbıyık Pazarcık Bozüyük İnönü Kalburcu Kütahya Saka Döğer Kazlıgöl Karahisar KızılKilise Akşehir Ilgın Suluzengi Bozuk Konya Peykârîoğlu İsmil Karapınar Kayağun Akçaşehir Kertilköyü Yörükyeri Deregeçeli Beğköprüsü Çay Göksin Kestel Yaylası yer alıyordu. Donanmanın ihtiyacı olan peksimet ve zahire ise deniz yolları üzerinde bulunan kaza ve sancaklardan temin ediliyordu. Bunlar arasında yer alan Yenişehir Aydın Saruhan Menteşe ve Teke Nâzırları'na hükümler gönderilerek hazırlanan peksimet un ve arpanın gemilerin yanaşacağı sahillere taşınması emrediliyordu.

Kıbrıs Seferi için düzenlenen organizasyona Cezâyir-i Bahr-i Sefîd Eyaleti ile Anadolu Rumeli Rum Zülkadriye Karaman Haleb Şam ve Trablusşam Eyaletleri çağrılmış bu eyaletlere ait bazı Sancaklar ise bulundukları bölgenin stratejik önem taşıması ve güvenlik gerekçesiyle yerlerinde bırakılmışlardı.

Osmanlı Devleti sefere hazırlık hızını arttırdıktan sonra Kıbrıs Halkı ile temas kurma çalışmalarına başladı ve bu doğrultuda İçel Beyi'nden Kıbrıs Halkı'na mektuplar göndererek desteklerini sağlamaya çalışması istendi. Psikolojik Savaş stratejilerinin de uygulandığı bu mektuplarda Osmanlı Ordusu'na destek vermeleri durumunda fetih sona erdikten sonra tımarları ile ev ve mülklerinin kendilerine bırakılacağı aksi taktirde hepsinin öldürülerek çocuk ve kadınlarının esir edilecekleri ilan edildi.

Kıbrıs Halkı'nın da uyarılmasından sonra Kıbrıs'a açılan savaş resmen başlatıldı. Osmanlı kara ve deniz ordularının Sefer Serdarlığı'na 6. Kubbe Veziri Lala Mustafa Paşa getirildi ve emri altına verilen 3. Vezir Piyale Paşa da Donanma Serdarı olarak görevlendirildi. Cezayir Beylerbeyi ve Kapudan Müezzinzade Ali Paşa'dan da Lala Mustafa Paşa ile birlikte deniz yolu ile Kıbrıs'a giderek Piyale Paşa'nın emrine geçmesi istendi.

Kıbrıs'a doğru 3 grup halinde İstanbul'dan harekete geçen Osmanlı Donanması'nın 25 gemiden oluşan 1. Filo'sunun başındaki Murad Reis Rodos'u üs edinmekle görevlendirilmişti. Asıl vazifesi düşman donanması hakkında bilgi toplamak ve Kıbrıs'a deniz yoluyla yapılması muhtemel yardımları önlemek olan bu filo 1570'in Mart ayında İstanbul'dan ayrıldı. 1. Filo'nun aynı zamanda Ege Adaları ve Girit taraflarında keşif hareketlerinde bulunduğu da görülmektedir. Donanmanın diğer bir büyük kısmını teşkil eden Piyale Paşa komutasındaki 2. Filo ise 65 baştarda ve kadırga ile nakliye amaçlı 30 kalyon türü gemi ile birlikte 26 Nisan 1570'de İstanbul'dan ayrıldı. Bu filonun asıl vazifesi ise düşman donanmasını bulduğu yerde vurmak ve Kıbrıs'a yardım ulaşmasını engellemekti.

Donanmanın en büyük grubunu teşkil eden ve Kıbrıs Serdar'ı Lala Mustafa Paşa ile Kapudan Paşa'nın emrindeki 36 kadırga 12 Çektiri 8 Mavna ile asker yiyecek ve top taşımada kullanılan 40 Karamürsel ve hayvan taşımada kullanılan 40 gemiden oluşan 3. Filo ise Kurban Bayramı olan 16 Mayıs 1570 sabahında Beşiktaş'ta bayram namazlarını kıldıktan sonra Padişah'ı selamlamak üzere Saray-ı Amire önüne geldi. Düzenlenen şenliklerle beraber yapılan top atışlarıyla Padişah'ın selamlanmasından sonra harekete geçen Donanma'ya Padişah da Saltanat Kayığı'yla Yedikule'ye kadar eşlik etti. Yedikule'de demirleyen Donanma aynı gün gece saat 4'den sonra yeniden harekete geçerek ikindiye doğru Tavşan Adası'na geldi ve gece saat 4 buçukdan sonra buradan da ayrılarak akşama doğru Gelibolu'ya ulaştı. 2 gün burada kalan Donanma Rumeli Eyaleti'ne mensup Sancakların da askerlerini alıp Cuma namazını takiben kalkış yaparak 30 mil mesafedeki Boğazhisarı'na akşam üzeri ulaştı.

Aynı gün Piyale Paşa'dan gelen bir mektupta 120 Kadırga 12 Mavna ve 30 Barça'dan oluşan düşman donanması hakkında bilgi verilmekte ve düşmana karşı yapılacakları konuşup kararlaştırmak için bir araya gelinmesi istenmekteydi. Yine aynı gün Ankara Beyi ile Dumdum Memi Reis İzmir ve Foça taraflarına peksimet temin etmek üzere gönderildi. 21 Mayıs Cumartesi günü Donanma su ikmalini yaptıktan sonra Boğazhisarı'ndan ayrıldı ve 22 Mayıs'da Bozcaada'da demirledi.

23 Mayıs'ta Midilli'nin Sığrı Limanı'na yanaşan Donanma ertesi gün Kalina Limanı'na geçti ve 25 Mayıs'ta Sakız'a vardı. 6 gün burada kaldıktan sonra 31 Mayıs sabah saat 6'da hareket edip Sığacık yakınında bir limancıktan ağaç almaya gidildi ve 1 gün Sığacık'ta kalındı. Donanma Sakız'dayken Vezir Mustafa Paşa'ya Divan-ı Hümayun'dan 27 Mayıs tarihli bir ferman geldi; buna göre geride kalan bazı levent kayıkları etrafa zarar vermeye başladıklarından Kurdoğlu Abdülcebbar Bey'in veya münasip bir başkasının kendi gemisi dışında 2 kalyata ve 1 firkate ile Midilli-Sakız civarlarını gözetlemekle görevlendirildi.
 

Konuyu görüntüleyenler

Geri
Üst