Hoş geldiniz!

Forumumuza Kayıt Olarak, Açmış olduğumuz konulara erişebilir Ve Topluluğumuza Katılabilirsiniz!

Şimdi Kayıt Ol! Giriş yap

islam İslamda Ailenin Önemi

  • Konbuyu başlatan alemextra 
  • Başlangıç tarihi
alemextra Çevrimdışı

alemextra 

Admin
Admin
Ayın En iyi Posteri
30 Ara 2023
9,180
2
38
konya
İslamda Ailenin Önemi

Amacı sağlam bir toplum kurmak olan İslam aileye çok önem vermiştir. Çünkü aile toplumun temel taşıdır. Toplumlar ailelerden oluşur. Aile sağlam olursa toplum da sağlam olur. Aile ise evlenme ile kurulur.

Günümüzde aile kurumu tarih boyunca eşine rastlanmamış büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Bu tehlike de kadın hakları adı altında kadın düşmanlığı yapan bir takım batı ülkelerinin maddî ve manevî desteğini alarak çalışan bazı kuruluşların yürüttüğü faaliyetlerdir.

Hâlbuki kadın haklarını savunduklarını iddia eden bu akımların en büyük amacı kadın erkek eşitliği adı altında aile kurumunu aşındırmak ailede güçlü olan sorumluluk yardımlaşma ve dayanışmayı ortadan kaldırıp aile bağlarını koparmak ve kadına sınırsız ve sorumsuz bir statü tanıyarak aile mefhumunu ortadan kaldırmaktır.

Günümüzde bazı insanlar da Allah’ın kendilerine helâl kıldığı nikâhı terk ederek gayr-i meşrû ilişkilere yönelmektedirler. Bu yüzden toplumu-muzda zina fuhuş ve sapık ilişkiler alabildiğine yayılmış bulunmaktadır. Geleceğimizin teminatı olan gençliğimizi bu tür sapık ilişkilere karşı uyarmak gerekmektedir. Zira fuhşun ve ahlâksızlığın yaygınlaşmasıyla aile bağı koparılırsa toplumun düzeni de bozulur. İşte bu sebepten dolayı İslam’ın nasıl bir aile kurulmasını istediğini ve aileye verdiği önemi bu yazımızda açıklamak istiyoruz.

Her şeyden önce şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki aile kelimesi insan zihninde bir takım dinî sosyal ve hukukî kavramları canlandıran sosyal muhtevalı bir kelimedir.

Aileyi kısaca şu şekilde tarif edebiliriz: Aile karı koca ve çocuklardan meydana gelen ve yaratılıştan gelen bağlar üzerine kurulan küçük bir sosyal topluluktur. Tüm insanlar aile denen yuvada dünyaya gözlerini açarlar. Dolayısıyla aile insanın ilk kültür ocağı ilkokulu ilk sevgi kaynağı ve ilk dostlarını tanıdığı bir yuvadır.

Aile toplumun en küçük sosyal birimidir. Toplumlar ailelerden meydana gelir. Toplumun mutlu ve huzurlu olması ailelerin mutlu ve huzurlu olmasıyla doğru orantılıdır. Aile insanları yaratan Yüce Yaratıcı’nın koyduğu kurallara göre kurulursa sağlam ve toplumun biricik mutluluk kaynağı olur.

İslam’a göre ailenin temeli nikâh dediğimiz kutsal bir bağla birbirine bağlanan ayrı cinsten iki insanın bir araya gelmesiyle atılır. Nikâh akdi toplumun çekirdeği sayılan bu küçük yuvanın meşrû sayılmasının ilk şartıdır. Meşrû olmayan sebeplerle bir araya gelen insanların oluşturduğu topluluklar aile sayılmaz. Çünkü bu birlikteliğin temelinde nikâh değil sifah (iffetsizlik) vardır.

İslam dini iffetsizlik sayılan zina fuhuş ve her türlü gayri meşru ilişkiyi haram saymış ve şiddetle yasaklamıştır.

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi aile kurumu nikâhla başlamaktadır. Nikâh kelimesi sözlükte; “eklemek toplamak” veya “akit yapmak ve cinsi ilişkide bulunmak” gibi anlamlara gelmektedir.(1) Dini ıstılahta ise: Evlenme karı koca arasında birlikte yaşamaya ve karşılıklı yardımlaşmaya imkân veren ve taraflara karşılıklı hak ve ödevler yükleyen bir sözleşmedir.(2) Birbirine haram olan kadın ve erkek bu akitle birbirlerine helâl olurlar.

İnsan neslinin devamı nesebin muhafazası toplumu meydana getiren ve toplumun temel taşı olan aile müessesesinin kurulması evlilikle mümkün olur. İslam dini aile yuvasını sağlam temellere oturtmak faziletli nesiller yetişmesine zemin hazırlamak için meşru ölçüler içinde evlenmeyi hem emretmiş hem de bir takım müeyyidelerle onu cazip hale getirmiştir. Allah Teala bir ayette şöyle buyurmuştur:

“Allah size kendinizden eşler var eder. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar var eder. Size temiz şeylerden rızk verir. Öyleyken batıla inanıyorlar ve Allah’ın nimetlerini inkâr mı ediyorlar? ” (3)

“İçinizdeki bekârları kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler Allah onları lütfu ile zenginleştirir. Allah lütfu bol olandır bilendir.” (4)

İslam peygamberi de gençleri evliliğe teşvik ederek şöyle buyurmuştur:

“Gençler sizden gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü harama karşı korur namusu muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun çünkü oruç şehveti kırar.” (5)

“Nikâh benim sünnetimdir. Sünnetimi terk eden benden değildir. Evleniniz çünkü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere övüneceğim. Hâli vakti yerinde olan evlensin eli dar olan da oruç tutsun. Zira oruç şehveti kırar.”(6)

Saliha kadını dünyanın en güzel nimeti sayan Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

“Dünya bir geçimden ibarettir. Şu geçim dünyasının en güzel nimeti de saliha kadındır.”(7)

“Mü’min Allah korkusundan ve O’na itaatten sonra saliha bir kadından yararlandığı kadar hiçbir şeyden yararlanmamıştır. Çünkü ona emretse sözünü dinler yüzüne baksa kendisini sevindirir üzerine yemin etse yeminini doğru çıka-rır başka tarafa gitse kendisinin gıyabında namusunu ve malını korur.” (

Evlilik kişinin kendisini ve eşini harama düşmekten korur insan neslini son bulmaktan yok olmaktan kurtarır. Doğurma ve çoğalma yoluyla neslin devamını sağlar. Zira toplum nizamının tamamlayıcı bir unsuru olan ailenin kurulması nesebin muhafazası neslin bekası ve bireyler arasında yardımlaşma ruhunun geliştirilmesi evlilikle mümkün olur. Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim insanları evlenmeye teşvik etmiştir.

Evlenmenin amacı sadece erkekle kadının şehevî duygularını tatmin etmeleri değil insanların üremesini sağlamaktır. Şehvet duygusu neslin devamı için sadece bir araçtır. Nitekim Hz. Peygamber Efendimiz:

“Evleniniz çünkü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı övüneceğim.” sözüyle bunu vurgulamış ve evlenmenin asıl amacının üreme olduğunu belirtmiştir.(9)

Allah’ın tavsiye ettiği meşrû nikâh öncelikle kişiye Allah’ın mülkünde tasarruf yetkisi vermektedir. Bilindiği gibi her şey Allah’ın mülküdür. Allah’ın mülkünü O’nun istediği tarzda kullanmayan haram işlemiş olur. Öyleyse kadın-erkek münasebetleri Allah’ın dilediği tarzda ve koyduğu şartlar çerçevesinde olmalıdır.

Kadın-erkek münasebetlerinde helâl olmayan tasarruflara dinimiz zina demiştir ve bütün cinayetler arasında zinaya en ağır ceza takdir edilmek suretiyle bu meselede Allah’ın mülkündeki haram tasarrufun dünyevî ve uhrevî neticelerinin azametine dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla Allah’a ve ahirete inanan bir kimsenin nikâh mevzuunda çok hassas olması zandan şüpheli durumlardan kaçınması gerekir.

İslam dininde evlenmenin hükmü sünnet-i müekkededir. Fakat bazı şartlarda farz vâcip hatta haram da olabilir:

1. Evlenmediği takdirde zina suçunu işleyeceğini kesinlikle bilen malı ve bedeni evlenmek için yeterli olan kimsenin evlenmesi farzdır. Evlenmediği zaman zinaya düşüp düşmeyeceği kesin olmayan kimsenin evlenmesi vâciptir.

2. Evlenmediği zaman zinaya düşmekten korkusu olmayan normal insanın evlenmesi sünnet-i müekkededir.

3. Evlendiği takdirde karısına kötülük edeceğini ona karşı kocalık görevlerini yapamayacağını kesinlikle bilen kimsenin evlenmesi ise haramdır.(10)

İslam evlenip yuva kuracağımız eşi seçerken bazı hususlara dikkat etmemizi istemektedir. Zira eş ailenin direğidir. “Yuvayı yapan dişi kuştur.” Yuvayı yapacak çocukları eğitecek yetiştirecek hayat arkadaşını seçerken güzelliğinden soyundan ve malından çok dindarlığına ve iyi ahlâk sahibi olmasına dikkat edilmelidir. Nitekim Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hususta şöyle buyurmuştur:

“Kadın dört şey için nikâh edilir. Malı soyu güzelliği ve dini. Siz dindar olanı tercih ediniz ki elleriniz hayır görsün.” (11)

Yani erkekler evlenirken bu dört özelliği göz önünde bulundururlar. Bu özelliklerin hiçbirini aramayan erkek yoktur denilebilir. Bunların içinde en az rağbet gören özellik de dindarlıktır.

Hâlbuki kadının tercihe şayan olan özelliği dindarlıktır. Hadis-i şerifte bu özellik en son olarak zikredilmiştir. Bunun hikmeti ise halkın genellikle ilk üç özelliğe gösterdikleri rağbetin yersizliğine ve bunlardan vazgeçip son özelliğe önem verilmesine işaret etmektir. Evlenilecek kadında aranan en önemli özellik kadının dindarlığı olmalıdır. Diğer özellikler tâlî derecede yer verilmelidir.

Abdullah b. Amr radıyallahu anhtan rivayet edilen bir başka hadis-i şerifte Rasu lullah sallallahu aleyhi ve sellem malın ve güzelliğin getirebileceği kötü sonuçlara dikkati çekerek evlilikte dindarlık dışındaki bir tercihi açıkça yasaklamıştır.

“Sırf güzellikleri sebebiyle kadınlarla evlenmeyin. Çünkü güzelliklerinin onları (kibir ve gurur sebebiyle) alçaltacağından korkulur. Onlarla sırf mal ve mülkleri sebebiyle de evlenmeyin zira mal ve mülkün onları azdıracağından korkulur. Fakat onlarla dindarlıklarından dolayı evlenin. Yemin olsun burnu kesik kulağı delik siyahî dindar bir köle (dindar olmayan hür kadınlardan) daha üstündür.”(12)

Ebu’l-Esved ed-Düelî çocuklarına şöyle deyip övünürmüş: “Küçüklüğünüzde büyüklüğünüzde ve doğumunuzdan önce size iyilik ettim.” Doğumlarından önce kendilerine nasıl iyilik ettiğini soran çocuklarına: “Size sövülmeyecek bir anne seçtim.” demiştir.(13)

Dinimiz evleneceklere dindar eş arama hususunda ısrarlıdır. Bu hususa ayet-i kerimede dahi yer verilmiştir.(14) Yine ayet(15) ve hadiste kadında övülen bir diğer vasıf ise kadının itaatkâr olmasıdır.

Evlilik kurumunun başarıyla yürütülmesi ve her iki tarafa da mutluluk ve huzur getirebilmesi için karı kocanın birbirine karşı hoşgörülü ve anlayışlı olması şarttır.
 

Konuyu görüntüleyenler

  • Din Kültürümüz
  • İslamda Aile
  • Yasal Uyarı Görmek İçin Tıkla
    Geri
    Üst
    Combeki Media