Hoş geldiniz!

Forumumuza Kayıt Olarak, Açmış olduğumuz konulara erişebilir Ve Topluluğumuza Katılabilirsiniz!

Şimdi Kayıt Ol! Giriş yap

Milli Hazar İmparatorluğu

  • Konbuyu başlatan alemextra 
  • Başlangıç tarihi
alemextra Çevrimdışı

alemextra 

Admin
Admin
Ayın En iyi Posteri
30 Ara 2023
9,180
2
38
konya
Hazar İmparatorluğu

Hazarlar İdil kıyıları ve Kırım yarımadası arasında imparatorluk kuran bir Türk boyudur (468-965). Hazarların Batı Hun Devleti'nin yıkıntıları üzerinde devlet kurdukları (468) Göktürk İmparatorluğu'nun batı kolu olarak gelişme gösterdikleri Göktürkler ile eş kaynaktan geldikleri anlaşıldı. Türk adını almaları da bu yüzdendir.

Hazarlar Sasanîler'le sık sık savaşırlardı. Bizans'la aralarında daha çok barışa dayanan bağlantılar vardı. 627 yılında yapılan Bizans-İran savaşında Hazarlar Sasanîler'e karşı Bizans'ı tuttular. VII. yüzyıl sonlarına doğru Arran Hıristiyanlarının Hazarlar üzerindeki dinî baskıları arttı. Yavaş yavaş eski dinleri olan Şamanlığı bıraktılar.

İslâm’ın doğuşundan sonra hızla gelişen Arap saldırıları kısa bir süre içinde Âzerbaycan'a yayıldı. İstanbul'u kuşatan Emevî ordularına karşı Bizans; Hazar ve Bulgar Türklerinden yardım istedi (718). Bizans'ın yardımına koşan Hazarlar Arapların tepkisini üzerlerine çektiler. Bu yüzden bu bölgeyi ele geçiren Araplar 721-723 yıllarında Hazar topraklarına saldırdılar başkent Belencer'i aldılar. Bunun üzerine Hazar hanı İdil ırmağı kıyısındaki Akkale ilini başkent edindi. Daha sonra Mervan bin Muhammed bir ordu ile Belencer'e kadar geldi şehri yaktı.

Derbend'e Arap birlikleri yerleşti. Araplar bu saldırıların bir süre ardını bırakmadı. 737 yılında gene Mervan bin Muhammed yüz elli bin kişilik büyük bir ordu ile Etil şehri üzerine yürüdü. Oldukça korkulu yollardan derin vadilerden geçen Mervan bu ordu ile Kür nehri kıyısındaki Kasak şehrinden Hazarların Dağıstan'daki büyük illi olan Semender üzerine yürüdü. Orduyu biri Derbend biri de Daryal geçidi olmak üzere iki ayrı yoldan geçirerek birdenbire Hazarlara saldırdı.

Hazarlar bu beklenmedik saldırı karşısında pek tutunamadılar. Mervan bin Muhammed ordusunu kolayca Etil'e gönderdi şehri kuşattı. Hazar hakanı İdil nehrinin öteki kıyısına geçerek tarhanlardan kurulu 40 000 kişilik bir ordu ile Arapların nehri aşmalarını önlemek istedi. Mervan bu çarpışma sonunda 20 000 aileyi esir alarak Derbend taraflarına sürdü. Anberi adlı kumandanın yönetimi altına verdiği 40 000 kişilik seçme Arap ordusunu da tulumlara bindirerek nehrin doğu yakasına geçirdikten sonra Hazar Tarhanının ordusunu dağıttı Tarhanı öldürttü. Bunun üzerine Hazar hakanı barış istemek ve antlaşma imzalamak zorunda kaldı. Mervan bin Muhammed Hazar hakanına Etil'e dönme izni verdi. Ayrıca İslâm dinini Hazarlar arasında yaymak amacıyla Sabit el-Esadî ve Abdurrahman Hulânû adlı iki Arap hukukçusunu Hazar hakanının yanında bıraktı. Araplar karşısında başarısızlığa uğrayan Hazarlar VII. ve VIII. yüzyıllarda Avrupa ve Bizans ülkelerinde durumlarını korudular.

Kırım ve Azak ülkelerinde daha da güçlendiler. Kırım Gotları bu yüzyıllarda Hazarlara bağlıydılar. Başlarında Hazar hakanı tarafından tayin edilen bir vali bulunurdu. Bu genel valilere Göktürk ve Hazar devletlerinin öteki bölgelerinde olduğu gibi Kırım'da da tuyun adı veriliyordu. Gotlar kendi içlerinde bağımsızdı. Daha sonraki yıllarda Hazarlar yavaş yavaş Gotların bağımsızlıklarına son verdiler (787). Bu arada Hazarlar Don ırmağı üzerinde bozkır kavimlerinin saldırılarını önlemek amacıyla Sarhil adını verdikleri bir kale yaptılar. Ukrayna'nın başkenti olan Kiev'de Hazar hakanına bağlı üç kardeş tarafından yaptırılmıştı.

Bu ağır yenilgiden sonra Hazarlarla Araplar arasındaki gerginlik arttı. Ast Tarkan kumandasındaki 100 000 kişilik bir Hazar ordusu Kafkas dağlarından hızla güneye indi. Daha önce Arapların saldırısına uğrayan Ermeniye ve Âzerbaycan'a girdi (765). Bütün şehirleri yağma etti. 100 000 Müslüman’ı esir alarak götürdü. Bununla
Hazar kumandanı otuz yıl önceki ağır yenilginin öcünü aldı. Güneyde Araplara yenilen Hazarlar batıda özellikle Avrupa devletleri karşısında önemli bir varlık olarak kaldılar. 787 yılında Gotların Kırım'daki kalelerini alarak oradaki hakimiyetlerine son verdiler. Araplar gibi Bizanslılar da Hazarlarla birtakım akrabalıklar kurma yoluna gittiler. İmparator II. Justinianus Hazar hakanının kızkardeşiyle İmparator V. Konstantinos bir Hazar prensesiyle evlendi. Halife Harun-ür- Reşid zamanında Hazar hakanı ve yakınları Musevî dinine girdiler.

Hazar İmparatorluğu bir yandan Norman-Rus bir yandan Selçuklu ve Kıpçak saldırıları sonucu sarsıldı. Gittikçe kuvvetlenen Ruslar Kiev'i Hazarların elinden aldılar (866). Bu olaydan sonra Rusların Hazar topraklarına yaptıkları akınlar sıklaştı. 965 yılında Svyatoslav kumandasındaki bir Rus ordusu bütün Hazar şehirlerini yakıp yıktı. Dağılan Hazar halkı bazı adalara sığınmak zorunda kaldı. Hazarlar bir süre sonra Azak ve Kırım'da küçük prenslikler kurarak yaşamaya başladılar.

Bizans'ın yardımıyla Ruslar buraları da kendi topraklarına kattılar (1016). Aynı yıllarda Aşağı İdil ve Terek'teki Hazar devletleri de Oğuz (Selçuklular) ve Kıpçakların saldırıları sonunda ortadan kalktı. Geniş bir alana yayılan Hazarlar; Kıpçaklar Peçenekler Oğuzlar gibi yeni Türk boylarına karıştılar. Altınordu hakanı Sürbidey Noyan Etil şehrinde bağımsız yaşayan Hazarların hakimiyetine son verdi (1299) şehrin yakınlarında Altınordu Devletininin başkenti olan Saray'ı kurdu. Hazar kağanları sırasıyla şunlardır: Bulan (620-?); Ubaca; Hızkiya; Menaşe I; Hanuka; İshak; Sabulon; Menaşe II; Nisi; Harun I; Menahem; Benyamin; Harun II (?-931); Yusuf (931-965).

Medeniyet

Bazı kaynaklara göre Göktürk bazı kaynaklara göre Rus veya İbranî yazısı kullandıkları söylenen Hazarlardan günümüze kadar ancak iki adet yazılı belge kaldı. Bunlardan birisi Hazar hakanı Yusuf bin Harun tarafından Endülüslü Musevî devlet ve bilim adamı Hasday bin İshak bin Şaprût'a gönderilen mektuptur (960). Öteki ise bilinmeyen Hazarlı bir Musevî tarafından hakan Yusuf zamanında (931-965) yazılan bir mektubun Mısır'da Keniset-el-Şâmi'de bulunan parçalarıdır.

Birinci mektupta hakan Yusuf şeceresini saymakta Musevî dinine girmekle ilgili bilgiler vermektedir. Mektupta ayrıca Hazar ülkesinde yaşayan boyları bunların yaşayış tarzını anlatan cümleler vardır. Mektuptan anlaşıldığına göre Hazarlar yarı göçebe yarı şehir hayatı yaşarlardı. Nitekim bu bilgileri bazı Arap kaynakları da doğrular. Genellikle yazın çadırlarda kışın şehirlerde oturuyorlardı. En ünlü şehirleri Etil Saksın Belencer Sarkil ve Semender'di. Başkent Etil'in İdil ırmağı kıyısında kurulduğu sanılır. Şehrin batı kesimine Etil (Sarığşın da denir) doğu kısmına Hazarân (Hanbalığ da denir) deniliyordu. Irmağın ortasında şehrin iki yakasına dubalı köprülerle bağlı bir ada vardı.

Şehrin batı bölümü doğu bölümüne göre daha genişti. Burada hakanın tuğladan yapılmış sarayı vardı. Şehrin uzunluğu 25 km idi ve dört kapılı bir surla çevrilmişti. Şehir dağınıktı. Evler Türklerin derme evleri (hargâh büyük çadır da denir) denen ağaçtan yapılmış ve üstleri keçe ile örtülü türdendi. Onlar bu evlere odâde adını veriyorlardı. Pek azı kerpiçten yapılırdı. Hakandan başka hiç kimse tuğla ev yapamazdı. Şehirde ayrıca çarşı ve hamamlar vardı. Sarkil şehrinde yapılan son kazılardan şehrin dikdörtgen biçimli; ev yapımında kullanılan tuğlaların Asya kaynaklı olduğu anlaşıldı.

Hazar hakanları savaşlarda odâde denilen çadırlı bir arabaya binerlerdi. Arabanın her tarafı halılarla döşenir üzerinde sırmalarla örtülü bir kubbe yükselirdi. Kubbenin üstünde altından yapılmış bir armut bulunurdu. Gelinlerin çeyiz arabaları da hakanın savaş arabasını andırırdı. Bu arabaların on tanesinin kapıları altın ve gümüş levhalarla kaplı olurdu. Arkadan gelen 20 araba ile her türlü çeyiz eşyası altın ve gümüş kaplar taşınırdı. Hazarlar ölülerini suya atarlardı. Bazı söylentilere göre sonraları ölüleri yakmağa başladılar. Bir hakan öldüğünde her birinde birer kabir bulunan 20 odalı bir ev yapılırdı.

Kabirler ufalanmış taş tozu ile döşenir içine kireç veya mine konulurdu. Gömme işi bittikten sonra hakanı gömenler de öldürülerek öteki odalara gömülürlerdi. Bu iş hakanın hangi odaya gömüldüğünün bilinmemesi için yapılırdı. Bu geleneğin Hunlarda da sürdürüldüğünü gösteren belgeler vardır. Hakanın kabir odası baştan başa altınla işlenmiş kumaşla örtülür; bütün işler bittikten sonra suyun altında kalacak şekilde nehrin suyu kabir eve boşaltılır ve yapı iyice su altında kalır; böylelikle artık hakanın cesedine insan şeytan kurt ve böceklerin zarar veremeyeceğine inanılırdı. Hazar hakanlarından hiçbirinin mezarının bulunamayışı kendilerinin bu gömme geleneği yüzündendir.

Ekonomi

Etil şehri Güneydoğu Avrupa ile Asya arasındaki bir alışveriş merkeziydi. Bu şehirde çeşitli dinlere bağlı yerli halktan başka ticaret için gelmiş yabancılar da otururlardı. Şehir pazarlarında çeşitli ülkelerden çeşitli yerlerden gelen mallar değiş-tokuş edilir satılırdı. Saksın şehrinde alışveriş kurşun paralarla yapılırdı. Ayrıca ekin denilen kumaş paralar (kâğıt para benzeri) da kullanılırdı.

Hazarların başlıca ihraç malı bir çeşit tutkaldı öteki ticaret mallarının çoğu Rus ve Bulgar ülkelerinden gelen maddelerdi. Büyük şehirlerin çevrelerinde geniş bahçe ve bağlar vardı. Yerli halk yazın çadırlarda şehir dışına çıkar tarımla uğraşırdı. Hazarların milletlerarası ihraç malları arasında Hazar süngüleri Hazar eğerleri Hazar zırhları önemli yer tutardı. Hazar kılıçları Ruslar arasında da biliniyordu. Hakanlar Bulgar ilteberliğinden her evden her yıl bir samur vergisi alırlardı. Ayrıca ticaret kervanları ve gemileri onda bir oranında vergi öderlerdi. Hazar Denizinden gelen gemilerden de gümrük vergisi alınırdı.

Din

Hazarlar uzun zaman Şaman dinine bağlı olarak yaşadılar. Ancak Bizans ve Araplarla olan sıkı ilişkiler hakanlarla soylu ailelerin Musevîliği benimsemeleri her üç dinin de ülkede yayılmasına yol açtı. Müslümanlığı da (732-800) Musevîliği de (800-965) resmî din olarak benimsemişlerdir. Hıristiyanlık resmî din olmadı ancak Arran metropoliti İsrail'in çalışmaları (677-703) sonucu bu din de ülkede geniş ölçüde yayıldı. Halk daha çok Müslüman ve Hıristiyan; hanlar tarhanlar ve onlara yakın çevreler Musevî idi. Hazar'da yedi başkadı vardı. Bunlardan ikisi Müslümanların ikisi Hıristiyanların ikisi Musevî Hazarların biri de öteki dinlere bağlı olanların işlerini görüyorlardı. Başkent Etil'de (X. yüzyıl) 10 cami vardı. Müslüman halkın sayısı 10 000 kadardı. Genellikle Bizans sınırındaki ve Kırım'daki Hazarlar Hıristiyan Dağıstan ve Aşağı İdil'de oturanlar Müslüman’dı. Hıristiyanlar (VIII. yüzyıl) teşkilât olarak yedi piskoposluğa ayrılmışlardı.

Yönetim Şekli

Hazarların devlet teşkilâtında çifte krallık düzeni uygulanıyordu. Devlet başkanı olan hakan doğrudan doğruya devlet işlerine karışmıyor devleti sembolik olarak temsil ediyordu. İdare onun nâibi olan Hakanbeh'in elinde bulunuyordu. Ancak hakanbehi değiştirmek görevinden almak her zaman asıl hakanın yetkileri arasındaydı. Buna karşılık orduları ülkeyi yöneten savaş açabilen hakanbeh idi. Vilâyetlerle ilgili işler memleketin adalet ve iç işleri de onların elindeydi. Büyük hakan da denilen asıl hakanın saltanat süresi kırk yılı aşamazdı. Bu süre içinde hakan kendiliğinden ölmezse maiyeti "bunadı" "aklı azaldı" gerekçesiyle onu kendi elleriyle öldürürlerdi. Hakan düşmana karşı giden ordudan kaçıp dönenleri cezalandırır ordu savaşta yenilirse Hakanbeh'in gözleri önünde onun kadın ve çocuklarıyla mallarını başkalarına dağıtırdı. Hakanbehlere tarkan yabgu da denilirdi.
 

Konuyu görüntüleyenler

  • Türk Tarihi ve Değerleri
  • Türk Medeniyetleri
  • Yasal Uyarı Görmek İçin Tıkla
    Geri
    Üst
    Combeki Media